Barla Lâhikası - page 130

Œ
77
œ
[Hüsrev’in Sözler’i yazmaya başladığı
zaman yazdığı mektubun fıkrasıdır.]
Muhterem Efendim Hazretleri!
Bu sefer okumaklığımız için irsal buyurduğunuz iki ki-
taptan birisini Bekir Ağa’dan aldım. Kitabın birkaç sahi-
fesini okudum. Ve kitabın bir nüshası kendimde kalmak
üzere istinsah etmeye başladım. Kitap münderecatında
arada sırada dimağımı alâkadar eden mesailden bahsetti-
ğini ve küçük mektupların pek büyük hakikatleri kucakla-
dığını gördüm ve çok müstefit oldum.
Altıncı Mektuba kadar yazılan
Sözler
’i bir taraftan ya-
zıyor, diğer taraftan da yazının geçce yazılışından sıkıla-
rak okumaya başlıyordum. Pek çok sürur beni kaplıyor-
du. Altıncı Mektuba gelince, şu gurbetteki firkatinizin en
hazin kısmını tayyettiğinizi ve bir kısmının da hikâye edil-
diğini okudum. Okudukça sizinle beraber kalbim hazin
hazin ağlamaktan kendimi alamamakta idim. Hatta ya-
nımda bulunan valideme dahi okudum. Okurken validem
ağlıyor, gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Ben de ağlama-
mak için nefsime cebrediyordum. Diğer taraftan da, aca-
ba tayyedilen kısmından biraz yazılsa idi…
Hüsrev
ì®í
alâkadar:
ilgili, ilişki.
cebir:
zor, zorlama, baskı yapma.
dimağ:
akıl, şuur.
firkat:
ayrılık.
gurbet:
gariplik, yabancılık.
hakikat:
asıl, esas.
hâzin:
üzüntü verici.
irsal:
göndermek gönderil-
mek, yollamak.
istinsah:
nüshasını yazma,
örneğini çıkarma, kopya et-
me.
mesail:
meseleler.
münderecat:
içerisinde olan-
lar.
müstefit:
istifade eden, fay-
dalanan, kazanan.
nefs:
kendi, şahıs.
nüsha:
birbirinin aynı olan
suretlerin her biri.
sahife:
sayfa.
sefer:
defa, kere.
sürur:
sevinç, mutluluk.
tayy:
çıkarma, atma.
terem:
saygı değer, hürmete
lâyık, aziz, saygın.
valide:
ana, anne.
| 130 | BARLA LÂHİKASI
1...,120,121,122,123,124,125,126,127,128,129 131,132,133,134,135,136,137,138,139,140,...720
Powered by FlippingBook