Barla Lâhikası - page 117

Œ
67
œ
Bahtiyar Kardeşim Hüsrev!
Tekrardır; Sözlerde Üç yerde geçiyor.
Şu risale
(HAŞİYE)
bir meclis-i nuranîdir ki, Kur’ân’ın şu
münevver, mübarek şakirtleri içinde birbirleriyle manen
müzakere ve müdavele-i efkâr ediyorlar. Ve yüksek bir
medrese salonudur ki, Kur’ân’ın şakirtleri onda her biri
aldığı dersi arkadaşlarına söylüyor. Ve Kur’ân-ı Mu’cizül-
beyan’ın hazine-i kudsiyesinin sandukçaları olan risalele-
rin satıcı ve dellâllarına muhteşem ve müzeyyen bir dük-
kân ve bir menzildir. Her biri aldığı kıymettar mücevhe-
ratı birbirine ve müşterilerine orada gösteriyor. Bârekâl-
lah, sen de o menzili çok güzel süslendirmişsin.
Said Nursî
ì®í
BARLA LÂHİKASI | 117 |
bahtiyar:
bahtlı, talihli, mutlu.
bârekâllah:
Allah mübarek
etsin, hayırlı ve bereketli ol-
sun.
dellâl:
ilân edici; hakka davet
eden.
hususan:
özellikle, bilhassa.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
Kur’ân-ı
Mu’cizülbeyan:
açıklamalarıyla
benzerini
yapmaktan akılları acze dü-
şüren Kur’ân.
manen:
mana bakımından,
manaca.
meclis-i nuranî:
nurlu toplu-
luk, nuranî meclis.
medrese:
yüksek mektep,
üniversite.
menzil:
oda, yer, mekân.
muhteşem:
haşmetli, yüce.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
mücevherat:
mücevherler.
müdavele-i efkâr:
fikir alıp
verme.
münevver:
nurlu, ışıklı, par-
lak.
müzakere:
bir iş hakkında
konuşma, karşılıklı fikir söyle-
me, danışma, görüşme.
müzeyyen:
ziynetlendirilmiş,
süslü.
risale:
belli bir konuda yazıl-
mış küçük kitap, broşür.
sandukça:
küçük sandık.
şakirt:
talebe, öğrenci.
umum:
bütün hepsi.
HAŞİYE:
Yani Yirmi Yedinci Mektubun tamamını.
1...,107,108,109,110,111,112,113,114,115,116 118,119,120,121,122,123,124,125,126,127,...720
Powered by FlippingBook