Cüz’î irade: Serbest ve hür hareket edebilme yeteneği. İnsanın elindeki seçim gücü. İnsanın ruhunda irade sıfatı vardır. İhtiyar ise, iradenin işidir. Nasıl ki, elimizle tutar, gözümüzle görür ve kalbimizle seversek, irademizle de hayrı veya şerri, güzeli veya çirkini ihtiyar ederiz.
İrademizin cüz’î olması ise: Bir anda ancak bir şey dileyebilen, iki şeye birlikte taallûk edemeyen insan iradesidir. Yani insan bir anda iki ayrı şeyi irade edemediği için, bu ihtiyârî işler de sıra ile oluyor. Önce bir yöne bakıyoruz, sonra başka bir yöne. İki yöne birlikte bakamıyoruz.
Cenab-ı Allah kendi küllî iradesini bilelim diye bize cüz’î irade vermiş. Doğuştan kör olan birine görmeyi soruyorlar. Diyor ki, siz falan kişi geliyor diyorsunuz ya, ben hayret ediyorum ki nereden biliyorlar. Ben ise ne zaman ki yanımıza gelip selam veriyor, o zaman geldiğini anlıyorum. Aynen bu misalde olduğu gibi, doğuştan kör olan bu adam görmenin ne olduğunu bilmediği gibi, bize de cüz’î irade verilmese idi, Allah’ın küllî iradasini bilemezdik. Bu irade örneği, Cenab-ı Allah’ın ilim ve kudret gibi diğer bütün sıfatları için de uygulanabilir.
Yine cüz’î irade ile ilgili diğer bir konu ise, insanlar bu dünyaya imtihan için gönderildiğinden dolayı, onlara bir irade verilmiş ki bununla hayrı ve şerri tercih edebilsinler. İnsanların bir kısmı bir şeyden dolayı Cennete, bir kısmı da Cehenneme gidiyor. İşte o bir şey ise cüz’î iradedir. Yani, iradesini Allah’ın emir ve yasakları karşısında doğru kullananlar, ebedi saadetle müjdelendiği gibi, iradesini yanlış kullananlar ise, ebedi şekavete müstehak olurlar.
Küllî irade: Sonsuz işleri birlikte dileyebilen İlâhî iradedir. Yani insan cüz’î iradesi ile bir anda iki ayrı şeyi irade edemezken, Cenab-ı Allah’ın (cc) iradesi küllî olduğu için, bütün işleri aynı anda yapabilir. Gözümüzü, kulağımızı ve kalbimizi aynı anda çalıştırdığı gibi, zerrelerle yıldızları aynı anda çevirip hadsiz işleri aynı anda yapması gibi, bu muhteşem âlemdeki diğer sonsuz faaliyetler, Cenab-ı Allah’ın küllî iradesi ile birlikte görülüyor.
“Ve keza, kâinat bütün eczâsıyla beraber gayr-ı mütenahî eşkâl ve vaziyetlere kabiliyeti, ihtimali, imkânı varken bu şekl-i hâzıra girmesi, elbette bir Hâlık-ı Vâcibü’l-Vücudun ihtiyar, irade ve tercihiyle olmuştur.”1
Bir insan diğer bütün insanlardan ayrı yaratılmış, onlara benzemiyor. Burada nihayetsiz imkânât yolları var. Evet, her şey nihayet imkânat yolları ile meydana gelir. Örnek olarak kendi elimize bakalım. Bu el ancak bu şekilde olmakla netice veriyor. Bu el sonsuz şekilde olabilirdi. Bu şekli alması sonsuzda bir ihtimaldir. Bilindiği gibi matematikte bir bölü sonsuz sıfırdır. Yâni sonsuzda bir ihtimalle hiçbir şey olmaz. Ama olmuş. Öyleyse, ihtimalle yahut tesadüfle değil, Allah’ın küllî iradesi ile olduğu açıkça görünüyor.
Dipnotlar:
1-) Mesnevî-i Nuriye, Katre