"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu ülkeyi özleyeceğim

Mustafa Sait ÖNAL
10 Mayıs 2018, Perşembe 00:05
FAS NOTLARI - 5

Bu ülkede her şey sürpriz. Çoğu zaman doğaçlama yapmak zorunda kalıyorsunuz. Fas’ta çok zorlandık, ama belki de en maceralı gezim buydu. Bir çok ilki yaşadım. Bu ülkeyi yine de özleyeceğim. 

Kampuste gezerken yere serilmiş 1 dirheme satılan ders notları gözüme çarpıyor. Kırtasiye ve kitap satmak için bir dükkân yoktu. Ancak ders notlarının yere serildiği gibi, çeşitli kırtasiye malzemeleri ve kitaplar da yere serilmiş satılıyordu. Benim için çok ilginçti. Bahçeyi biraz gezdikten sonra taksiye atlayıp araba kiralayacağımız yere gittik. Araba kiralamamız da maceralı ve sıkıntılı oldu. Güneş altında 2 saat bekletildik. Neyse...

Agadir’de geçirdiğimiz vakit içinde Atlas Okyanusunda yüzdük, deveye bindik -Bu arada, deveye binmeseydim Fas turum kesinlikle eksik kalacaktı, küçük bir tur da olsa deveye binebildik Muhammed ile- ve dağın başındaki soğuk kaynak suyunun doldurduğu havuza girdik.

FAS YORDU

Agadir’de daha iyi vakit geçirdik, Fas’ın diğer şehirlerine göre. Yarın Rabat’a geri dönüyoruz. Sonra da Tanca’ya geçeceğiz Rabat’tan, Paris’e geri dönen uçağımız için. Gezdiğim 12. ülke olan Fas’ın beni bu kadar yoracağını asla düşünmemiştim. Uzun ve yorucu gezilerim olmuştu, ancak bu yorucu olmaktan çok daha fazlaydı. Zihnen de çok yorulmuştuk bu gezi de. Avrupa’ya açılan en kısa kapı olan Fas’ın, Afrika’nın en gelişmiş ülkesi olduğunu öğrenince, belki de Afrika planlarımı tekrar gözden geçirmem gerektiğini fark ediyorum. 5 gün. Bu tarz zorlu yerler için 5 günden uzun plan yapmayı düşünmüyorum sanırım artık. 

Rabat’a geri döndüğümüz gün boyunca otobüs ile yolculuk yaptık. Çok şükür Rabat’taydık. Hava çoktan kararmıştı. 10 günün ardından tekrar tanıdık yüzleri görmek çok güzeldi Rabat’ta. Gece fazla gecikmeden hemen uyuyoruz. Ertesi günü sakin ve telâşsız geçirdik, iyi dinlendik.

II. HASAN CAMİİ

Bugün Pazar, akşama doğru Rabat’ı gezmeye başlıyoruz. Büyük bir camiye giriyoruz önce gezmeye başlarken. Caminin adı Hasan II. Camii... Endülüs mimarîsinin belirgin özelliklerini taşıyor. At nalı şeklinde izler sanatlı bir şekilde caminin mimarisine yedirilmiş. İkindi namazını orada kıldıktan sonra, kalabalık mı kalabalık bir çarşıya gidiyoruz. Pazar olmasından sebeple midir bilmiyorum, ancak pazar boyunca ilerlemek için sadece kalabalığın akışına bırakabiliyoruz kendimizi. Pazarı gezdikten sonra Rabat’ın içinden geçerek Atlas Okyanusu’na dökülen nehrin kenarına gidiyoruz. Bir süre orada kaldıktan sonra kralların mezarına uğruyoruz. Oradaki sütunlar dikkatimizi çekiyor. Arkadaşımız anlatmaya başlıyor, “Burası aslında büyük bir cami olacaktı. Bu sütunlar da onundu” diye. Hemen ardından ekliyor, “Fransa ile savaş başladıktan sonra bu caminin yapımı yarıda kaldı” diye. 

Yarıda kalan caminin olduğu meydanı da gezdikten sonra Rabat’ın caddelerinden yürüyerek eve doğru gidiyoruz. Rabat çok güzel bir izlenim bırakıyor bizde. Ne de olsa başşehir burası. İnsanları şehirli, binaları güzel ve gelişmiş bir şehir. Eve vardığımızda saat epey ilerlemiş oluyor. Çantalarımızı toplayıp hazırlıklarımızı yaptıktan sonra sabah saat 6’ya alarm kuruyor, günü bitirmek üzere uyuyoruz.

TRENE YETİŞMEK

Sabah bir sarsıntıyla uyanıyorum. Muhammed beni sertçe dürtüyor. Ben de alarmın çalmamasının rahatlığıyla ne oldu diye tepki veriyorum. “Saat 6.30!” diyor bana. Trenin kalkmasına 23 dakika var. Neyseki eşyaların çoğunu toplamıştık. Aceleyle üstümüzü değiştirip, yataklarımızı topluyoruz. 4 dakika içinde hazırlandıktan sonra aşağı iniyoruz. Bir taksi buluruz umuduyla caddenin karşısına doğru bakarken geçen bir taksiyi görüyorum ve filmlerdeki gibi “Taksi!” diye bağırıyorum. Filmlerden özenerek hep yapmak istemişimdir bunu. Bugüne nasipmiş. Taksici zorla fark ediyor beni caddenin karşısından. Ancak fark edince de hemen frene basıp duruyor. Hızlıca biniyoruz taksiye ve 5 dakikada tren garına varıyoruz. Uyanıp hazırlandıktan sonra tren garına varmamız sadece 11 dakika sürdü. Ancak tren garına vardığımızda bir de trenin 14 dakika rötar yaptığını okuduk ekranlardan.

BİRÇOK İLKİ YAŞADIM

Paramız bitmişti bu treni kaçırsak bize problem olacaktı. Bir de vaktimiz yoktu, bir sonraki tren veya otobüsle gitsek uçağa yetişemeyecektik. Bu ülkede uçağımı kaçırmak, istediğim en son şeydi belki de. 

Trende bu yazıyı bitirmeye çalışıyorum Tanca’ya giderken. Muhammed’e, “Hep yazıların sonuna gelince bitirmekte zorlanıyorum” şeklinde sitem ediyorum. Muhammed de “O yazıyı bitireceksin!” diyor.

Söyleyeceklerim bitti. Havaalanına daha varmadık. Umarım başka sıkıntılarla karşılaşmadan havaalanına rahatlıkla varabiliriz. Bu ülkede her şey sürpriz. Çoğu zaman doğaçlama yapmak zorunda kalıyorsunuz. Fas’ta çok zorlandık, ama belki de en maceralı gezim buydu. Bir çok ilki yaşadım. Bu ülkeyi yine de özleyeceğim. 

Gezi: Mustafa Sait Önal

SON

Etiketler: fas, gezi yazısı
Okunma Sayısı: 5570
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı