“Şu hayatın bütün kıymeti ve ehemmiyeti ise hayat-ı bakiyeye çekirdek ve mebde ve menşe olması cihetindendir.” (Bediüzzaman)
Tarihin seyri içerisinde günümüze kadar nice insanlar gelip geçmiştir. Bunlardan bir kısmı yaşadıklarıyla beraber toprak olmuş, unutulup gitmişlerdir. Fakat bazı insanlar var ki onlar asla unutulmaz. Hafızalarımızda iz bırakırlar. İşte Eyüp Yıldırım Hocamız da iz bırakan kahramanlardandır. Risale-i Nur hizmetinin “sahabe mesleği” olduğu bilinciyle o dâvâya gönül veren kahramanlardan biriydi. Eyüp Yıldırım Hocamız, dâvâsına sadâkati, vefası ve kendine has hizmeti ile, Nur Cemaatinin şahs-ı manevisinde fani olmuş, müstesna bir insandı. Dostlarına samimî, arkadaşlık hukukuna titizlikle önem verirdi. İstikametini hiç şaşırmadı. Amelinde rıza-i İlâhiye vardı. O sadece hizmetin inkişafı ve hayat-ı beka için çalıştı, ona müteveccih oldu. Şahsî dostlukla beraber, Nur dairesinde 50 yıllık hizmette beraberliğimiz su gibi akıp geçti, bize kalan bir vefa bir de samimî duâdır. Allah rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun İnşallah.
Eyüp Yıldırım Hocamızla, hafızam beni yanıltmıyorsa 1970 yıllarında tanıştım. O yıllarda Adana İmam Hatip Lisesi’nde okuyordu. İlerleyen zaman içinde samimiyetimiz arttı. Hizmette beraberliğimiz muhabbetle devam etti. Adana merkeze çok yakın Boynuyoğun Köyü’nde bulunan ailesiyle tanıştık. Konya İslâm Enstitüsü’nde okuduğu yıllarda, Cennet mekân Halil Uslu Ağabeylerle hizmetin içinde gayretli, ihlâs ve samimiyetle yer aldı. Karabük’e öğretmen olarak atanmıştı. Rahmetli babası Ali Amca bir gün bize ziyarete gelmişti. Eyüp Hocayı evlendirmek istediğini, ancak buldukları gelin adaylarına sıcak bakmadığını, Nur hizmetini tanıyan birisiyle izdivaç yapmasını istediğini dile getirdi. Bu hususta yardım etmemizi istedi. Bunun üzerine konuyu rahmetli Mehmet Baygın Ağabeye ilettim. Neticede rahmetli marangoz Ali Gökşen Ağabeyin saygı değer kızları Emine Hanımla izdivaçlarına vesile oldum. Allah yavrularına ve torunlarına sağlık ve sabır versin.
Eyüp Yıldırım Hocamızın en büyük özelliği cemaatle çabuk kaynaşırdı. Hiç kimseye darılmaz, uyumlu, adeta cemaatin şahsında fani olmuş bir insandı. Kendisine ağır bir şey söylense bile asla kimseye gönül koymazdı. İlim sahibi bir insandı. Şam’da Arapça eğitim almış, Arapça ve Osmanlıca mükemmel okur yazarlığı yanı sıra, Risale-i Nur’a olan vukufiyeti bir başka, Risale-i Nur’un en ağır konularını açık ve anlaşılır bir üslûpla okurdu. İlmi enaniyeti yoktu. Mütevazi kişiliğini her dem korudu.
Bir gün özel bir sohbetimizde, kendisine sordum: “Sayın hocam, Üstad siyasî ve afakî meselelerle uğraşmak yerine, iman hizmetiyle menkul olmamızı istiyor, hikmeti ne ola? O da net bir ifadeyle şöyle demişti. “Siyasiler insanlara dünya saadeti vaat edip adatıyorlar. Fakat iman hizmeti ise hem dünya, hem de ahiret saadeti bize kazandırıyor.”
Vefatından 3 gün önce (10 Aralık 2021 Cuma günü) Adana’ya gelen Nejat Eren kardeşe, “Bütün gayretimizi gençlerin dershaneye gelmeleri için sarfetmeliyiz” diye hizmet aşkını dile getirmişti.
Eyüp Yıldırım Hocamız, dünyanın ve hayatın mahiyetini bilen, hakikate müdrik, fedakâr, cefakâr, muhlis bir Nur Talebesiydi. Ruhu şad olsun, Yüce Allah, Peygamberimize (asm), Üstadımıza ve Ağabeylere kavuştursun, mekânı Cennet olsun. Amin...