"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hz. İsa’ya bir Fatiha -2-

Mustafa GENGEÇ
28 Temmuz 2019, Pazar
Saygıdeğer okuyucularımız 22. Haziran. 2019 tarihinde, “Hz. İsa’ya bir Fatiha” başlıklı bir yazım yayınlandı. Konusu, İstanbul, Kocamustafapaşa’daki Samatya Kilisesi’ni ziyaretim sırasında doksan yaşlarında beli bükülmüş Ağavni Hanımla yaptığım sohbetten bahis etmiştim.

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz Bey’in twitter hesabından bu yazıyı paylaşması üzerine, çok sayıda telefon aldım. Bu yazının devamını ve Ağavni Hanımla röportaj yapılması isteniyordu. Röportajı kısmet olursa gazetemizde görevli olan bir kardeşimiz yapacak.

Bu bağlamda, Ağavni Hanımla yaptığım sohbetin bir benzerini yapabilme ve beni derinden çok üzen Müslüman Türk gençlerin kiliseye gidip Hıristiyan dinine girdiklerini duymam üzerine, Adana’daki, kiliseye gitmeye karar verdim. Kilise Adana’nın çok eski yerleşim yeri olan Tepebağ Mahallesinde bulunuyor. O mahallede birbirine çok yakın, adeta üçlü saç ayağı gibi, çok eski bir cami ve bir de Yahudilerin havrası var. İnşallah bir başka yazımda Adana’daki camileri yazacağım. Ziyaretine gittiğim kilise, Katolik ve Protestan cemaatinin gittiği, San Pol adını taşır. 1880 yıllarında İtalyanlar tarafından yaptırılmış, bu kiliseyi, Adanalılar Bebekli Kilise diye bilirler. Aziz Pavlus adına yapılan bu kilisenin hemen en tepesinde, yüksekliği 2,5 metreyi bulan, tunçtan yapılmış, bebek yüzlü bir Meryem Ana heykeli bulunmaktadır. Kilise’nin büyük kapısına ve aşağı bakar gibi bir izlenim vermektedir. Bu tunç heykelin, bir bebek figürü görünümünde yorumlanmış ve Bebekli Kilise diye adlandırılmış.

Bu adı geçen kilisenin papazı, Fran Suar, Hindistan kökenli, dört üniversite bitirmiş eğitimli, beş dil biliyor. 

Karşılıklı tanışmadan sonra, kendisine: “Müslüman Türk gençlerinin kiliseye gelip Hıristiyan dinini seçtiklerini duydum, hatta yerel gazetelerde haber olarak çıktı. Bu olayın aslını sizden öğrenmek istiyorum.” Papaz efendi, “Evet zaman zaman gelen gençler var. Ben onlara, ‘Sizin peygamberiniz var. Kitabınız var. Okudunuz mu? Merak ettiklerinizi araştırdınız mı? 

Öğrenmek istediklerinizi orada bulamadınız mı?’ diye soruyorum. Genelde o gençlerden aldığım cevap ‘Hayır, okumadık’ şeklinde oluyor.  Bu gençlerin, bir kısmı ateist, diğer çoğunluğu ise aileleri tarafından ihmal edilmiş, işsiz ve hiçbir dinî bilgi verilmemiş çocuklar. Bu sadece Türkiye için değil, dünyanın büyük sorunu. İnançsızlığın yanı sıra gençler işsiz, uyuşturucu tehlikesiyle karşı karşıya. Ben onlara Hıristiyanlığı anlatmıyorum. Kendi dinini öğrenmeyen Hıristiyanlığı nasıl öğrenecek? Onlara insancıl yaklaşıyorum” 

Evet Fran Suar Bey, Bediüzaman’ın dediği gibi “Dünya büyük manevî bir buhran geçiriyor. Gençleri kazanmak için nasıl bir çare oryaya koyabiliriz? Baskısız, hür, iyi bir eğitim, gençlere iş imkânı sağlamak, boş bir adam kötülüğe düşmeye hazırdır” diyor. Ben de “Beyefendi söylediklerinize katılıyorum. Ancak, teknolojiyi elinde bulunduran Hıristiyanlık Âlemi özellikle Avrupa devletlerinin, gençliğin manevî dünyalarında yaşadıkları problemlere çözüm oluşturulacak bir projeleri var mı? Gençlere popüler kültürden başka verdiği bir şey yok. Sonuç ortada, bu anlayışla gençlere bir çare olacağına şahsen inanmıyorum” dedim. Durdu cevap vermedi, mimikleriyle tasdik ediyormuş gibi davrandı.

Sohbeti, Ağavni Hanımla yaptığım Ermeni meselesine getirdim, fakat o konuya girmedi. 

Kendince Hıristiyanlığı övmeye başladı: “Bizim dinimiz hoş görüye dayanıyor” diyerek sevgiden bahsetti. Karşılıklı konuşma devam ederken konu, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’a geldi. “Beyefendi bunun bir tanımlamasını yapar mısınız?” dedim. 

Şöyle izah etti: “Baba Allah, onun oğlu İsa, kutsal ruh da İsa’nın bedeninde Allah’ın ruhu. Allah İsa’nın bedenine girdi, insan olarak yeryüzüne geldi.” 

“Beyefendi bunu insanlara anlatırken zorluk çekmiyor musunuz?“

“Tabiî Hıristiyan olmayanların bunu kabul etmeleri kolay değil. Bizim inancımız böyle, ben Kur’ân’a ve Peygamberinize çok saygı duyuyorum. Kur’ân’da yirmiden fazla yerde İsa’dan söz eder.”

 Başka misafirleri geldi sohbetimiz burada noktalandı. “Mutlaka görüşelim” dedi. 

Konuştuklarımızın birçoğunu buraya alamadım. İzlenimlerime gelince, Papazın anlattıkları tevhit inancından çok uzak. Onlar da İslâmın tevhid inancına muhtaç. Müslümanların görevi büyük.

Okunma Sayısı: 3745
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Karahan

    28.7.2019 15:19:52

    Hatay'da ismini unuttum ama bir klise vardı merkezde. Kapalıydı sanırım dışarıdan fotoğrafını çekiyordum. O sırada arkamdan geçen bir teyze "Onu çekeceğine kadar git camiyi çek..." deyip geçip gitti. Üzüldüm. Hoşgörü toplumu olmaya nice yol gerekli.. çok iş var... Allah yardımcımız olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı