"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fransa, Afrika’da kaybettiğini Lübnan’da kazanır mı?

Muhammet ÖRTLEK
23 Ekim 2024, Çarşamba
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Lübnan’da İsrail’i durdurma girişimlerinden sonuç alamadığı uluslararası kulislerin gündeminde. Ancak bölgedeki sömürgeci geçmişi, Fransa’yı eğreti durumda bırakıyor.

Fransa 1920’de Lübnan’ı Suriye’den ayırmış ve Fransız Manda Yönetimi’nin sona erdiği 1946’ya kadar ülkeyi yönetmişti. Bu tarihten sonra da Fransa’nın Lübnan’a ilgisi devam etti.

Beyrut Limanı’ndaki 4 Ağustos 2020’deki büyük patlamanın ardından, Macron’un 6 Ağustos 2020’deki ziyaretinde ekonomisi iflas hâlindeki “Lübnan için yeni bir siyasî pakt kurma teşebbüsü” de sonuçsuz       kalmıştı.

Gazze’deki İsrail işgalinin Lübnan’a genişlemesi üzerine, Paris’in İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya ateşkes çağrıları cevapsız kaldı. İsrail’in Lübnan içlerine doğru ilerlemesiyle, Beyrut’a göre 1 milyon 200 bin insan yerinden edildi. Bunun üzerine Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot’un 30 Eylül 2024’te başladığı “Lübnan destek” ziyareti de Tel-Aviv’e geri adım attıramadı.

Ancak Fransa’nın eski sömürgesi Lübnan’ı korumak amacının, bölgenin günümüz gerçekliğiyle pek bağdaşmadığı görülüyor. Çünkü Fransa’nın diplomatik ve ekonomik çabaları sahada etkili olamadı. Barrot’un ziyareti bile, Fransa için “Ben Lübnan’dayım” anlamındaydı. Fakat bugünkü reel-politik şartlarda etkisiz bir girişim olarak kaldı.

Ortadoğu’da en fazla Fransız nüfus 23 binle Lübnan’da yaşıyor. Dolayısıyla Macron’un 26 Eylül 2024’teki “Lübnan, yeni bir Gazze olmasın” sözleri önem arz ediyor. Ancak yakın geçmişte kayda değer bir Ortadoğu ve Arap dünyası politikası varken, Fransa’nın “2003’te belirtilen politikasını sonlandırması”yla bölgedeki nüfuzunu kaybettiği değerlendiriliyor. Macron yönetimi “şimdi kaybedilen nüfuzu tekrar kazanma hedefinde”.

“General de Gaulle idaresindeki Fransa’nın, 1967’deki Arap-İsrail Altı Gün Savaşı’nda Filistin’e olumlu yaklaştığı; ABD’deki 11 Eylül 2001 tarihli terör eylemlerinden sonra, Washington liderliğindeki müttefiklerin 2003’te Irak’a girip Saddam Hüseyin’i devirme planına başlangıçta mesafeli davrandığı” kaydediliyor. Fransa’nın takip ettiği Arap politikasından 2003’te “ABD’nin misilleme tehdidinden etkilenen Jacques Chirac’ın vazgeçmesiyle” sonlandırıldığı unutulmamalı. Chirac’tan itibaren Fransa’nın Arap dünyası politikaları ABD’yle uyumlu bir görünüm arz ediyor.

Bununla birlikte “Fransa’nın İsrail’e ateşkes çağrısında geciktiği ve savaşın Lübnan’a genişlemesiyle girişimlere başladığı” yönünde eleştiriler de mevcut. Birde Fransa’nın diğer Batılı ülkelerden farklı olarak “Hizbullah’ın sadece askerî kanadını terör örgütü” kapsamında tanımlıyor.

Ayrıca Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi Nicolos de Riviere’nin 16 Eylül 2024’te Güvenlik Konseyi’nde “İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki yasadışı varlığının bir yıl içinde sonlandırılmasını talep eden kararı destekleyerek” bir yönüyle de Lübnan’a verdiği önemi gösteriyor. Buna karşılık Fransa’dan AB’nin İsrail’le Ortaklık Anlaşması’nı askıya almasını ve AB’nin İsrail’e yaptırım uygulamasını talep arasında.

Diğer taraftan geçtiğimiz Nisan ayında, “Fransa’nın İsrail’e silah satışını durdurmak için aralarında Uluslararası Af Örgütü’nün yer aldığı STK’lar dava açmışlardı”. Fakat Fransız haber kuruluşu Medipart’ın 3 Eylül 2024’teki haberinde “Savunma Bakanlığı’nın Parlamento’ya sunduğu, Fransa’nın 2023’te İsrail’e 30 milyon Euro’luk askerî malzeme satması” hakkındaki rapor, Paris’in Lübnan-İsrail-Filistin konusunda çelişkisini de ortaya koyuyor. Hatta Macron 6 Haziran 2024’te “Filistin’i tanımanın doğru olmadığını” söylemişti.

26 Ağustos 2023’te Nijer ve 30 Ağustos 2023’te de Gabon’daki darbeyle Fransa’nın Afrika’daki müttefiklerinin iktidardan uzaklaştırılması; Mali, Burkina Faso, Nijer ve Gabon’da artık istenmeyen adam durumuna gelen Fransa’ya, Afrika’da sömürge geçmişinden dolayı tepki artıyor. Fransa sömürge sonrasında “Francafrique” olarak bilinen Afrika’daki varlığını yitirirken, yerini Rusya ve Çin dolduruyor.

Paris’in Lübnan’daki Levant nüfuzunun devamındaki ısrarında, Afrika’daki etkisini kaybetmesine dayanıyor. Ancak Fransa’nın Lübnan’da da işinin oldukça zor olduğu kuvvetle muhtemeldir.

Okunma Sayısı: 187
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı