İsrail’in saldırıları neticesinde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah 28 Eylül 2024’te, Güney Beyrut’taki yeraltı karargahında öldürüldü. Bir süredir Gazze’de işgal üzerinden İsrail-Hizbullah ilişkisinin ve çatışmasının yönü tartışılıyordu. Artık Nasrallah’dan sonra bölgenin ve Lübnan’ın gidişatının nasıl bir yön alacağı konuşuluyor.
Elbette bölgede yaşananlar tek taraflı değil. Nasrallah sonrasında İsrail, İran, ABD ve diğer aktörlerin alacakları pozisyonlar üzerinde duruluyor. Ancak bu süreçte Tel-Aviv’in, ABD’nin seçim sath-ı mailinde olmasını fırsat bilerek davrandığı biliniyor. Hatta bu fırsatı İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun seçimlerin yapılacağı 5 Kasım 2024’e kadar kullanacağından şüphe yok.
Bununla birlikte tehdit olarak algıladığı Nasrallah’ın ölümü sonrasında, İsrail’in Lübnan’a saldırılar dışında daha neler yapacağı da tartışılıyor. Fakat Nasrallah’ın ölümüyle İsrail’in, Lübnan’a ve bölge ülkelerine mevcut statükoyu değiştirme hususunda yeni koşullar öne sürme imkânını elde ettiği de muhtemeldir. Başka bir ifadeyle bölgede Nasrallah sonrasında gerginliğin azalması beklenirken, tam tersine çatışmalar daha da arttı. Ayrıca ABD, Netanyahu’ya gereken baskıyı yapmadığı takdirde Gazze’deki işgalin ve Lübnan’daki çatışmaların devamı ön görülüyor.
Seçimlerden dolayı kendi iç kamuoyuna odaklanan ABD ve iflas ekonomisiyle Lübnan, İsrail için pek de caydırıcı değil. Hizbullah bir anlamda İsrail’e karşı İran’ın cephe hattı konumundaydı. Tahran’da 31 Temmuz 2024’te Hamas Siyasî Büro Başkanı İsmail Haniye’nin suikastla öldürülmesine, yeterli tepkiyi göstermediği eleştirilerine maruz kalan İran’ın Nasrallah’ın öldürülmesini nasıl algılayacağı merak konusu. İsrail’e füzeler atmanın haricinde İran’ın daha neler yapabileceği değerlendiriliyor.
Bir müddettir kendi halkının protestolarıyla karşılaşan Netanyahu’nun, Nasrallah’ın öldürülmesini, İsrail kamuoyuna zafer olarak sunması ve Hamas’ı rehineler için yapılacak olası anlaşmaya zorlayıcı unsur şeklinde kullanması da kuvvetle muhtemeldir.
Bir de Nasrallah’ın öldürülmesi, Hizbullah’ın sonu anlamına gelmiyor. Dolayısıyla onun ölümü, İsrail’in Lübnan’daki saldırılarını sürdürmesinde cesaretlenmesine de yol açabilir. Zaten Netanyahu 27 Eylül 2024’teki BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında “zafer elde edene kadar durmayacağını” belirtmişti. İsrail kurulduğu günden beri, girdiği her savaşta “toprak kazanma ve hegemonyasının etkisini arttırma” stratejisini takip etti. Haniye suikastının ardından, bölgede geri çekilmiş izlenimi veren İran’ın da İsrail’i caydıramayacağına dair yorumlar bulunuyor. Yani İsrail’in Lübnan’dan çıkmayacağı, aksine kapsamlı kara harekatına başlayacağı ihtimaller arasında.
Netanyahu’nun 5 Kasım 2024 ABD seçimlerine kadar durmayacağı düşünülüyor. Ama 5 Kasım seçimlerinden sonra ise, duracağının garantisi verilemiyor. Yani İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki saldırganlığını durdurmanın miladı olarak 5 Kasım’ı beklemek daha fazla kayıp anlamındadır. Bölgesel aktörler Türkiye, Mısır, İran ve Katar’ın arabuluculuğunda hızlı diplomatik çabalar başlatılmalıdır. Aksi takdirde bölgedeki kaos ve çatışmanın Lübnan’ın geniş kesimlerini kapsaması kaçınılmazdır.