Yeni anayasa konusu iktidar tarafından Erdoğan’a bir kez daha seçilme yolunu açma—gizli(!)—hedefiyle gündeme getirilirken, “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” ilk dört madde bahsi de yine tartışmaya açılır gibi oldu.
Ama muhalefetin “Zinhar dokundurmayız” tavrı ve iktidarın “O maddelerle ilgili bir tartışma gündemimizde yok” yaklaşımı, konunun yine dokunulmaz bir tabu olarak devam ettiğini gösterdi.
İstanbul Barosunun yeni başkanı, KHK’lı anayasa profesörü ve eski milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu’nun, seçildiği gün verdiği “Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir. Tıpkı 1995’te ve 2001’de yapıldığı gibi” mesajı ise ezber bozan bir çıkış oldu. Ama sonra geri adım atması iyi olmadı.
Aslında Kaboğlu’nun dediği gibi, 12 Eylülcülerin dayattığı darbe anayasasındaki ilk kapsamlı değişiklikler, 1995’te merhum Necmettin Cevheri’nin başbakan yardımcısı olduğu DYP-SHP koalisyonu tarafından gündeme getirildiğinde, hazırlanan paketin ilk şeklinde, anayasanın başlangıcındaki ihtilal övgülerine dokunulmamıştı.
Yeni Asya olarak buna “Skandal” diye manşetten itiraz ettik ve ikazda bulunduk. Demokratikleşme adıyla gündeme taşınan bir pakette işin bu cihetinin düşünülmemiş olmasını eleştirdik.
Bu yayınımız üzerine Cevheri başbakan yardımcısı olarak açıklama yaptı ve başlangıçtaki “darbeyi öven” ifadeleri değiştireceklerini söyledi.
Biz yine işin üzerine gitmeye devam ederek manşetten “Ne zaman değiştireceksiniz?” diye sorduk.
Ve sonuç olarak metne, başlangıçtaki ihtilal methiyelerinin çıkarıldığı bir şekil verildi.
Ama bu değişiklik yapılırken, başlangıçtaki resmî ideoloji dayatmasına dokunulmadı ve o kısmın bir ölçüde tadili “Demokrasilerde resmî ideoloji olmaz” diyen AB’nin ısrarlı takibiyle 2001’de gerçekleşti:
“Hiçbir düşünce ve mülâhazanın, Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Türk Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği...” ibaresindeki “Hiçbir düşünce ve mülâhaza” kelimeleri “Hiçbir faaliyet” olarak değiştirildi.
Tabiî bu da sorunu çözmedi. Başlangıç metni böyle makyajdan öteye gitmeyen rötuşlarla muhafaza edildiği sürece de çözülmesi mümkün değil.
Çözülmesi için hukuk ve demokrasinin temel ölçü, kriter ve prensiplerini esas alan dürüst, samimi, tutarlı ve kararlı bir yaklaşıma ihtiyaç var.