"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu gidiş nereye?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
16 Ekim 2024, Çarşamba
22 yıldır ülkeyi yönetenler, bu yollarda beraber yürüyüp yağan yağmurda beraber ıslandıkları nice yol arkadaşlarını tasfiye edip OHAL rejimiyle “taçlandırdıkları” tek adam sisteminde ülkeyi her alanda çöküşe götürürken, bu hengâmede toplum nereye gidiyor?

Peş peşe gelen tüyler ürpertici cinayet ve intiharlar, “sevgili” cinayetleri, kurbanları bilhassa kadın ve çocuklar olan dehşet ve vahşet örnekleri, okulların içine kadar giren uyuşturucu iptilâsı, yaygınlaşan kumar ve şans oyunları, vahim kul hakkı ihlalleri...

Bunlar ve sayamadığımız diğer ârazlar toplumumuzun çok ciddî bir manevî bunalıma sürüklendiğinin endişe verici göstergeleri.

Birey ve aile düzeyinde yaşanan, ama pek fazla bilinmeyen veya bilinse dahi seslendirilmeyen gerilim, stres ve tatminsizlikler.

Bunun işsizlik, geçim sıkıntısı, ödenemeyen borçlar, hayat pahalılığı, gelir-gider dengesizliği gibi ekonomik sebepleri de var şüphesiz, ancak daha ötesinde giderek derinleşen bir maneviyat ve ahlâk krizi de yaşanıyor.

Ölçülerini kaybedip savrulan bir toplum.

“Dindar” görünen siyasetçilerin iktidarında dinin, hukukun ve ahlâkın en temel ölçü ve değerlerini hiçe sayan keyfî, hukuksuz ve sorumsuz uygulamaların ayyuka çıkmış olması, gittikçe büyüyen bir kitlenin, zaten hayli mesafeli ve uzak durduğu dine tamamen yabancılaşmasına yol açıyor.

“Dindar nesil” yetiştirme hedefi istikametinde okullara konulan seçmeli Kur’an ve siyer derslerine talebin ilk başlarda yüksek iken sonrasında hızla inişe geçtiğinin birinci ağızdan ikrar edilmesini ve sonrasında bu konunun hiç gündeme dahi gelmemesini nasıl okumak ve değerlendirmek lâzım?

Peki, son dönemde iyice siyasallaştırılan Diyanet’in kontrolündeki camilerin, insanların inanç ve maneviyatını güçlendirip onları huzura kavuşturacak tesirli telkin ve tavsiyelerin yapıldığı kutsal mekânlar olması gerekirken, tam tersine tepkiyle kaçılıp uzak durulmak istenen yerler haline getirilmesinin izahı ne? Ve buna yol açmanın çok ağır vebalini kim nasıl taşıyabilir?

Keza cami görevlilerinin ulaşamadığı alabildiğine geniş toplum kesimlerine gönüllü olarak manevî hizmet götüren cemaatlerin bu faaliyetlerinin sekteye uğratılmasında dahli ve rolü olanların, maneviyat krizindeki sorumluluk payını da sorgulamamız gerekmez mi?

Hele toplum S.O.S. sinyalleri verirken...

Okunma Sayısı: 3319
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yusuf

    17.10.2024 02:03:28

    Mustafa said bey yazar ne anlatmaya çalışmış siz ne anliyorsunuz...bu toplumun işi gerçekten çok zor. üzerinden temizlenemeyen "ölü toprağı" sinmiş tüm hücrelerine.asla temizlenmiyor...

  • Burhan Kula

    16.10.2024 22:48:34

    Adalet olmadığı sürece (ki yok) bu gidiş karanlığa.

  • Emin

    16.10.2024 20:57:56

    Evet Risale-i Nur, Sefine-i Nuh gibi Anadolu'yu Cebel-i Cudi hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebebdir. Çünki za'f-ı imandan gelen tuğyan, ekser musibet-i âmmeyi celbettiği gibi; imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risale-i Nur, o musibet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmağa rahmet-i İlahiye tarafından vesile oldu. Bu ehl-i dünya, bu Anadolu halkı Risale-i Nur'a girmeseler de ilişmesinler. Eğer ilişseler; yakında bekleyen yangınlar, tufanlar, zelzeleler ve taunların istilasına uğrayacaklarını düşünsünler, akıllarını başlarına alsınlar. Madem biz onların dünyalarına karışmıyoruz, onların da lüzumsuz bir halde bu derece âhiretimize karışmalarında onlara felâket getirmek ihtimali kavîdir. (Kastamonu Lâhikası, s. 131)

  • Emin

    16.10.2024 20:55:26

    Risale-i Nur bu mübarek vatanın manevî bir halaskârı olmak cihetiyle şimdi iki dehşetli manevî belayı def'etmek için matbuat âlemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim. O dehşetli beladan birisi:   Hristiyan dinini mağlub eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı, bu vatanı manevî istilasına karşı Risale-in Nur, sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'anî vazifesini görebilir. Ve âlem-i İslâmın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ittihamlarını izale etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi. (Emirdağ Lâhikası I, s. 102)

  • Mustafa Said Kara

    16.10.2024 17:43:58

    Toplumdaki her türlü bozulmanın müsebbibi olarak diyaneti görmek yanlış bir bakış açısıdır. Cemaatler diyanetten daha yaygın, o zaman cemaat ve tarikatler de mi hiçbir hizmet ifa etmiyor?

  • Mustafa Said Kara

    16.10.2024 17:41:24

    Türkçe ibadet edildiği dönemlerde dahi üstadımız camiye, imama, diyanete laf etmemiştir. Bunu bilmiyor olamazsınız. Cuma gitmemek ne demek?

  • Emin

    16.10.2024 17:26:57

    Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-i hükûmet ne şekilde olursa olsun, Risale-i Nur'a eşedd-i ihtiyaçla muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut adavet etmek, en dinsizleri de onun dindarane, hakperestane düsturlarına tarafdar olmak gerektir. Meğer ki, bütün bütün millete, vatana, hâkimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ola. Çünki bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halas olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir: Birincisi; merhamet.. ikincisi, hürmet.. üçüncüsü, emniyet.. dördüncüsü, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.. beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir. İşte Risale-i Nur hayat-ı içtimaiyeye baktığı vakit, bu beş esası temin edip, asayişin temel taşını tesbit ve temin eder. Risale-i Nur'a ilişenler kat'iyyen bilsinler ki; onların ilişmesi, anarşilik hesabına vatan ve millete ve asayişe düşmanlıktır. (Kastamonu Lâhikası, s. 241)

  • Emin

    16.10.2024 16:16:31

    ...Risale-i Nur'un siyasetle alâkası yoktur. Fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşilik ve üstü olan istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder. Emniyeti ve asayişi ve hürriyeti ve adaleti temin eder. (Emirdağ Lâhikası I, s. 126)

  • Emin

    16.10.2024 16:13:51

    Anarşilik + İstibdad-ı Mutlak = Küfr-ü Mutlak.

  • selma

    16.10.2024 15:20:41

    Çok doğru tespitler, özellikle diyanet kısmı. Bu yazılanlar az bile, yer darlığından olduğunu tahmin ediyorum. Diyanet, bir çok kurumdan daha büyük bütçeye, çalışana sahip, verdiği maaşlar da bazı memurlardan yüksek. Sonuç: dini hassasiyeti kalmamış büyük bir kesim, dini kabul etmeyen gençler, yeni nesil. Diyanet elemanları sahaya inip hakkıyla görev yapsalardı böyle olur muydu? Ayrıca; devletin verdiği imkanlarla, israf sayılan harcamalarla anılan, eşine özel yardımcılar tahsis edilen, Kelime-i şehadeti yarım bırakıp, tamamlamayan(?) , Arapça tercüman ile soru cevaplayan bir başkanı var. Bir diğer soru: Hac ve umre neden bu kadar pahalı ?

  • Hüseyin Sönmez

    16.10.2024 13:54:20

    Mustafa Said Bey 15 Temmuz haftası cuma hutbelerinde siyasi içerik yok mu? Bir çok kişi bu nedenle cuma namazına gitmiyor.

  • Mustafa Said Kara

    16.10.2024 09:53:24

    Kazım abi camilerden, diyanetten, imamlardan ne bekliyorsunuz? Tekil örnekleri neden genelliyorsunuz? Hangi camide siyaset yapılıyor? Bu tür şeyleri gündeme getirip diyanet ile aramızda mesafe oluşmasına sebep olmakta doğru değildir. İktidarın eleştirilecek o kadar açığı varken konıyu diyanet noktasından ele almak anlamsız değil mi?

  • Kâzım

    16.10.2024 09:53:06

    Ahir zamanda işten ayırma ve adam kayırmalar olacaktır. Havuzun başında bana kavuşuncaya kadar sabredin ! SAV🌹 🤗🥰💐🤲

  • Müjdat Bayar

    16.10.2024 09:45:11

    Rabb'im sonumuzu hayra çıkarsın, devletlûlara da basiret versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı