6. Bu dünya bir misafirhanedir. Giden gelmez, gelen gider. Demek ki daimî bir yere gidiyorlar.
Orası mükafat ve mücazat yeridir. Burada çalışıp çabalamak tövbe ve ibadetler o daimî yer içindir. Dünyada çalıştırır orada karşılığını verir. Herkesin dünyadaki amellerine göre orada bir huzur ve mutluluğu olacaktır.
Bediüzzaman Hazretleri ahiretteki dirilişi, aynen bir ordu seferberlik ilanını aldığı zamanki toplanmasına benzetir. Allah, “kün fe yekün” yani “Ol der, olur” emriyle kışta ölmüş tabiatı baharda dirilttiği gibi, insanları da ahirette yeniden diriltecektir.
7. Kâinatta her şey kayıt altına alınmaktadır. Bu kayıt ve hıfz yani koruma da bir hesap gününün varlığına delildir.
İşte bu koruma ve hıfz bir muhasebe içindir. Bazen bu dünyada Allah’ın gayretine dokunacak, merhametin kabul edemeyeceği muameleler sudur ediyor. Burada cezaya çarpılmıyor. Demek bir başka zamana erteleniyor.
8. “Gel ondan gelen fermanları sana okuyacağım” derken Bediüzzaman Hazretleri, Cenab-ı Allah’tan gelen mukaddes kitap ve sahifeleri kastetmektedir diye düşünüyoruz. Son mukaddes kitap Kur’ân-ı Kerim’de aynen diğerlerinde olduğu gibi şunu ifade etmektedir: İnsanlar bu kararsız dünyadan alınıp daimî bir karargâha götürülecektir. İtaatkârları yani Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirenleri, helâl ve haramı bilenleri sonsuz mükâfat; kötüleri âsileri ise ceza beklemektedir. Evhamlar yalan söyler, bunlara kapılmazsak ki akıl hezeyana kapılabilir, bunlara da aldanmamalıyız. Nefis de aldatır, nefse uymamalıyız ki ancak bu takdirde Peygamber Efendimizin (asm) açıklamalarını Kur’ân-ı Kerîm’in doğruluğunu tasdik ederiz.
Yalan söylemek, haysiyetine yakışmayan Muhammedü’l-Emin diye güvenilirliği tasdik edilmiş Peygamber Efendimiz (asm) ahiret var. diyor. Eğer bu gerçek inkâr edilirse elbette ceza hak edilmiş olur.
Ahireti yaratmak O’na (cc) zor değil. Bir çiçek, bir bahar kadar kolaydır.
Demek sonsuz bir mutluluk ve ceza yeri vardır.