Tunus’ta 26 Temmuz 2021’deki darbeyle Cumhurbaşkanı olan Kais Saied, 6 Ekim 2024’te yapılan seçimlerde ikinci defa Cumhurbaşkanı seçildi.
Tunus’ta darbeden beri siyasî, ekonomik ve sosyal istikrarsızlıklar devam ediyor. Darbeyle iktidara gelen Saied, muhalefet ve toplumsal kesimler tarafından otoriterlikle suçlanıyor. Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Otoritesi’ne göre, Saied seçimlerde kayıtlı 9,7 milyon seçmenden 2 milyon 438 bin 954’ünün oyunu alarak seçimleri kazandı. Bu yüzde 90,69 oranıyla ifade ediliyor.
Aslında Saied’in seçim başarısına 17 adaydan yalnızca 2’sinin adaylığını onaylayan, Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Otoritesi’nin zemin hazırladığı ileri sürülüyor.
Saied’in rakiplerinden işadamı ve liberal çizgideki Ayachi Zammel 197 bin 551 oy alarak, seçmenin yüzde 7,35’inin teveccühüyle seçimlerde ikinci oldu. Zammel adaylığını açıkladıktan sonra “18 Eylül 2024’te belgede sahtecilik suçlamasıyla 20 ay hapis cezasına çarptırıldı”. Ardından Zammel’e “seçmen oylarındaki sahtecilikle ilgili suçlamadan dolayı da 12 yıl hapis cezası verildi”. Buna rağmen Zammel adaylıktan geri çekilmeyerek seçimlere katıldı ve ikinci oldu.
Üçüncü olan aday “Pan-Arap sol siyasette yer alan eski milletvekili Zouhair Maghzaoui de oyların 52 bin 903’ünü alarak, yüzde 1,97 oranında kaldı.
Bir de seçimlere “katılımın yüzde 28,8’le düşük oranda gerçekleşmesi”, seçimlerin meşruiyetini tartışmalı hâle getiriyor. Yani seçmenlerin sandığa gitmemeleri bir anlamda mevcut yönetimden/yöneticilerden memnun olmadığının göstergesi.
Ayrıca seçimlere diğer 15 adayın katılmasına izin verilmemesi de, toplumsal grupların seçimleri boykotunun nedenlerindendir.
En önemlisi de katılımın düşük olduğu seçimleri, Saied’in ezici bir çoğunlukla kazanması, Tunus’ta Arap Baharı’yla 2011’de 30 yıllık iktidarını bırakıp ülkeden kaçmak zorunda kalan Ben Ali’nin seçimlerini hatırlattığı değerlendiriliyor. Başka bir ifadeyle
Saied “Ben Ali’nin yolundan gittiği”yle ilgili eleştirilerin hedefinde.
Seçim sonuçları bağlamında, bazı kesimler, Saied’in anti-demokratik uygulamalarını ve seçimleri tekrar kazanmasını göz ardı etmekle Batılı aktörleri suçluyor. Onlara göre, bu aktörler, Avrupa'ya göçün önlenmesi konusunda iş birliği karşılığında, Tunus’un otokratik bir rejime sürüklenmesine göz yummuş olabilir. Hatta gazeteci Amine Snoussi “Tunus demokrasisinin perdesi kapanıyor” ifadesiyle, şeffaf-bağımsız-hür olmayan seçim sürecinde yaşananlara ve seçim sonuçlarına işaret ediyor.
Bununla birlikte İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 3 Ekim 2024’teki beyanatında “27 Eylül’de Tunus Halk Temsilcileri Meclisi, İdari Mahkeme’nin seçim meselelerindeki yargı yetkisini elinden alan ve suistimallerin denetlemesini engelleyen yeni bir yasa çıkardı. Toplu tutuklamaların ardından Tunus’ta şu anda 170’ten fazla kişi siyasî gerekçelerle tutuklu bulunuyor. Bunlardan 110’dan fazlası muhalefetteki Raşid Gannuşi liderliğindeki Müslüman Kardeşler’in Tunus’taki siyasî kanadı En-Nahda Partisi’ne mensuplar. Yine Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Otoritesi’nin, seçimleri takip etmek için başvuran uluslararası (kuruluş, grup, aktör) gözlemcilerin akreditasyonunu reddetti”. Yani seçimlerin şeffaflıktan, bağımsızlıktan ve hür ortamdan uzak yapıldığı vurgulanıyor.
Tunus’un 2011’de Arap Baharı/Uyanışı protestolarından demokratik bir hükümet çıkaran tek ülke olma özelliğini, 26 Temmuz 2021’deki darbeyle kaybettiği ve demokrasiden uzaklaştığı kuvvetle muhtemeldir. Darbeyle Cumhurbaşkanı olan Saied’in ve yönetiminin ise, toplumun büyük kesiminin siyaset kurumuna güveninin oldukça azalmasına yol açtığı aşikâr.
Ülkelerinin demokrasi, hürriyetler, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel konularda gidişatına karar verecek olanlar, Arap Baharı/Uyanışı sırasında 30 yıllık diktatörlüğü 2011’de deviren Tunuslulardır.