Hakikat konusu bütün dinlerin ve İslâm’ın bir temel gerçeğidir. İnsanlığın asırlardır hasretle aradığı; şahsî, ailevî, ve beşerî toplumun isteği ve çözüm aradığı büyük bir problem...
Bugün de ülkemiz, İslâm Coğrafyası ve bütün insanlığın aradığı bir yaratılış hakikatiyle karşı karşıyayız.
Kur’ân-ı Kerîm’den ayet meallerinde “hakikat” kelimesi yerini alıyor. İşte birkaç meal: “De ki: işte benim yolum budur. Ben bilgiye dayanarak ve hakikati gören bir gözle Allah’a çağırıyorum. Ben böyle yaptığım gibi, bana uyanlar da böyle yapıyor. Allah her türlü eksiklik ve ortaktan yücedir; ben de ona şirk koşanlardan değilim.”1
“Ey kitap ehli! Niçin hakkı bâtıl ile karıştırıyor ve bildiğiniz halde hakikati gizliyorsunuz?”2
“O gün gerçek egemenlik bütün hakikatiyle Rahman’ındır. Ve o gün, kâfirler için zorlu bir gündür.”3
“O gün her ümmetten bir şahit çıkarmış, onlara da ‘haydi, getirin delilinizi’ buyurmuşuzdur. Ve onlar da hak ve hakikatin tümüyle Allah’a ait olduğunu anlamışlar; uydurdukları şeyler ise onları bırakmış, yok olup gitmiştir.”4
“Onlar da kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ihtilâf ettiler. Allah ise, onların anlaşmazlığa düştüğü hakikate ulaşmaları için iman edenlere izin verdi. Zira Allah, dilediğini doğru yola ulaştırır.”5
“Onların istedikleri mu’cizeleri göndermeyişimizin sebebi, daha öncekilerin de bunları yalanlamış olmalarıdır. Nitekim Semud kavmine hakikati apaçık gösteren bir mu’cize olarak deveyi vermiştik de onlar bu yüzden zulmetmişlerdi. Halbuki biz mu’cizeleri ancak korkutmak için göndeririz. “6
“Öğüt alsınlar diye, biz bu Kur’ân’da hakikatleri çeşitli şekillerde açıkladık. Fakat bu onları daha da fazla kaçırıyor.”7
HADİS-İ ŞERİFLERDE
“Hakikati bilip öğrendikten sonra gaflete düşmeleri.”8
“Bâzı insanlara ne oluyor ki, Allah’ın kitabında olmayan bâzı şartları ileri sürüyorlar. Allah’ın kitabında olmayan her şart geçersizdir. Yüz defa da şart koşulsa böyledir. Allah’ın hükmü en haklı, Allah’ın şartı en sağlamdır.”9
Bütün insanlığın “hakikatlere” bu kadar uzak kaldığı bu helâket felâket asrında; yeni bir silkiniş ve kendine gelişin baharı gerekiyor! Bu konunun bütün hakikatleri, “şifreleri” Kur’ân’da, İslâm’da, Sünnet-i Seniyededir!
Bütün bunları bu asrın anlayışına uygun tespit ve yorumları Risale-i Nurlar’da Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri; “Hakikat” gerçeğiyle ilgili tespit ve ifadelerini Külliyatında kaydetmiştir. Araştırıp bulabildiğimiz bu “hakikat davasının” detaylarını belli başlık ve kategorize edip birlikte anlamaya çalışalım.
HAKİKAT MESLEĞİNDE
Hakkı teslim etmek ve hakperestlik:
· “Hak hasmının [rakibinin, muhatabının] elinde çıktığı zaman; zararsız, bilmediği bir meseleyi öğrenip, menfaatine olur, nefsin gururundan kurtulur.”
· “Hak müstağnîdir. [zengin, muhtaç olmayan] Hakikat ise, zengindir. Kalbin nurlanmasına onların ziyaları kâfidir.”
· “Hak namına, hakikat hesabına olan tesadüm-ü efkâr [fikir paylaşımları] ise, maksatta ve esasta ittifakla beraber, vesâilde [vesilelerde] ihtilâf eder.”
· “Hak neşvünema bulacaktır [canlanacaktır] -eğer çendan [gerçi] toprakta gizlense... Ve taraftar ve mültezimleri [lüzumuna inanlar] muzaffer olacaklardır-eğer çendan zaman ve zeminin merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar”10
Dipnotlar:
1- Yusuf Suresi: 108.
2- Âl-i İmran Suresi: 71.
3- Furkan Suresi: 26.
4- Kasas Suresi: 74.
5- Bakara Suresi: 213.
6- İsra Suresi: 59.
7- İsra Suresi: 41.
8- El- Hakim, Hadîs No: 278 .
9- Age., Hadîs No: 1606.
10- Muhakemat, s. 23.