- “Hakkı bulduktan sonra ehak [en hak, daha hak] için ihtilâfı” çıkarma.
- “Hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. “
- “Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.” (Mektubat, s. 68.)
- “Hakkın hatırı âlîdir; [yücedir, yüksektir] hiçbir hatıra feda edilmez. Kimin hatırı kırılırsa kırılsın, yalnız hak sağ olsun.” (Divan-i Harb-i Örfî, s. 43.)
- “Hakkın hatırını kırmamak, hakikati” söylemek.
- “Hakkın hatırını muhafaza için başka hatırlara bakılmaz.” (Barla Lâhikası. Mektup: 131)
- “Hakkın şe’ni, ittifaktır. Faziletin şe’ni, [özelliği] tesanüddür. Teavünün [yardımlaşma] şe’ni, birbirinin imdadına yetişmektir. “
- “Haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise, mesleğim haktır yahut daha güzeldir diyebilir.”
- “Hakperestlik hissi, hüsn-ü mücerred [kusur ve noksanlıktan uzak güzellik] aşkı, cemâlperestlik zevki, hakikat- perestlik şevki aldatmaz.”
- “Hakta ittifak, ehakta ihtilâfı olduğundan, bazen hak, ehaktan ehaktır; hasen, [güzellik] ahsenden [daha güzel] ahsendir. [daha güzel]”
- “Hasmının elinde hakkı gören; ehl-i din, ehl-i hakikat, ehl-i tarikat, ehl-i ilim kendilerine bu düsturu --rehber etseler, ihlâsı kazanırlar. Vazife-i uhreviyelerinde muvaffak olurlar. Bu fecî sukut [düşme, alçalma] ve musibet-i hazıradan rahmet-i İlâhiye ile kurtulurlar.” (Lem’alar, s. 219-220.)
- “Hatası görüldüğü zaman serbestçe söylenince mesrur” olabilmek. (Barla Lâhikası, s. 123.)
- “Herkes kendi mesleğine ‘hüve hakkun’ [bu haktır] demeli, ‘hüve’l-hakku’ [yalnız bu haktır] dememeli. Veyahut hüve hasen demeli, hüve’l-hasen dememeli.”
- “Herkeste din-i hakkı bulmak için bir meyl-i taharrî [araştırma meyli] uyanmıştır.”
- “İnsaflı hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse, yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar, memnun olur.”
- Hak kendini gösterdiğinde rü-ya biter.
- Hakikatin en büyüğü, küre-yi arzın yarısında altından bir hazine gibi bir köşe ile tecelli etmiş ve yeni bir şule, o hakikatin tamamen keşfine bir beşarettir.”
- Hakikatin her köşesini izhar edip hakka ve hakikate hizmet etmek.
- Hakikatin ve hikmetin aşığı olmak! Asırlar değişir, insanlar ihtiyarlar. Ama hakikatler, hikmetler değişmez, ihtiyarlamaz.