"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hak dâvâya sahip çıkmak

Nejat EREN
14 Kasım 2024, Perşembe
Hakikat mesleğinin düsturları ve hakperestlik (4)

• Hizmet-i Kur’âniyede hakikî ihlâs, fedakârlıkla, çok kesretli [fazla] ve şiddetli ehl-i dalâlete karşı mağlûp olmamak için, muhtaçları hakikate, ihlâsa dâvet etmekte bir şüphe bırakmamak, rıza-yı İlâhîden başka o hizmet-i kudsiyeyi hiç bir şeye alet etmemek.” 

• Bu milletin milyarlar ecdadının ruhları bağlandığı hakikat yolunda dünyaya meydan okuyan iman-ı tahkikî davasına”sahip çıkmak.

• Bir zatın gerçek hakikatleri yedi ise, nisbî hakikatleri yedi yüzdür. 

• Bütün zorluk ve sıkıntılara göğüs gererek, manevî hastalık ve karanlıkları kaldırmak için, bu asırda Kur’ân hakikatlerini neşretmek, hususan bu mübarek milletin evlâtlarını türlü dinsizliğin dehşetli hücumundan kurtarmaya çalışmak elzemdir. 

• Mabeynimizdeki [aramızdaki]  hakikî ve uhrevî uhuvvet [kardeşlik], gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz.1 

• Maddî ve manevî, bütün boyutlarıyla her bir şey, her bir insanın hakikatı, birer ismin nuruna dayanır ve hakikatına istinad eder. Yoksa hakikatsiz, ehemmiyetsiz bir görüntüdür.  

• Mesleğimiz azamî [son derece] ihlâstır; benlik, enaniyet, dünya saltanatı da verilse, bâkî bir mesele-i imaniyeyi o saltanata tercih etmek azamî ihlâsın iktizasıdır.2

• Muhabbetin esbabı [sebebi] olan iyilikler, muhabbet gibi nurdur; sirayet [karşıyı etkilemek] ve in’ikâs  [yansımak] etmek, şe’nidir. [gereğidir, özelliğidir.]

• Muhakkikin [araştırıcının] şe’ni, gavvas [çok gayretli, çalışkan] olmak, zamanın tesiratından tecerrüd etmek, [sıyrılmak] mazinin a’mâkına [geçmişin en inceliklerine] girmek, mantığın terazisiyle tartmak, herşeyin menbaını [kaynağını] bulmaktır.3 

• Risale-i Nur dairesi haricinde bulunan ulemalar, belki de velîler, siyasî ve içtimaî hayatın rabıtaları sebebiyle, hakaik-i imaniyenin hükmünü ikinci, üçüncü derecede bırakıp, o cereyanların hükmüne tâbi olup, hemfikri olan münafıkları sevmesine taraftar olmamak. 

• Risale-i Nur, hiç şüphe yoktur ki, hakkaniyeti, en yüksek âlimler tarafından tasdik edilen ve en yüksek bir mertebe-i imanî ve aşk-ı İslâmî kazandıran, bütün Sözleri, Lem’a ve Şualar’ı, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın birer nuranî tefsiridirler.

• Risale-i Nur, tarikat değil hakikattir. Ayat-ı Kur’âniyeden tereşşuh eden [sızıp süzülen] bir nurdur. Ne şarkın ulûmundan ve ne de garbın fünunundan [fenlerinden]  alınmış değil. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın bu zamana mahsus bir i’caz-ı manevîsidir. Menfaat-i şahsiye yoktur, hakikatine kalbiyle inanmak.

• Risale-i Nur’un bahsettiği hakikatlerin aynı mealinde milyonlar kitap o hakikatleri beliğane neşrettikleri hâlde ve binler hakikî âlimler ders vermeleriyle bu memlekette dehşetli küfr-ü mutlakı tam durduramadıkları hâlde, Nurlar, mezkûr sırra binaen bir cihette galebe ettiğini düşmanları dahi tasdik ederler.

• Risale-i Nur’la, bu zamanda iman hakikatleri en birinci maksat, sair şeyler ikinci, üçüncü derecede kalmak ve onlara hizmet etmek en birinci vazife ve maksat olmak lâzımdır.

• Risale-i Nur’un hakikî şakirtleri, neşriyat-ı diniyelerinde ve ittiba-ı sünnetteki ibadetlerinde ve içtinab-ı kebairdeki [büyük günahlardan kaçınmak] takvalarında, Kur’ân hesabına vazifedar sayılırlar.4 

• Risale-i Nur’un sadece Söz ve Mektuplarını tamamıyla okuyunca birçok hakikatlar tezahür eder.5 

• Rus’u mağlûp eden Japon başkumandanının İslâmiyet’in hakkaniyetine şehadetidir.

• Şu zamandaki bu vazife-i imaniyenin çok mühim olduğunu bilmek.6 

• Uyanmış bir beşer, [insanlık] kâinatın tehacümüne [hücumuna] karşı istinad edecek [dayanacak] ve gayr-i mahdut âmâline [sınırsız arzular) neşv ü nema [büyüme, gelişme] verecek  ve istimdadgâhı [yardım isteme yeri] olacak noktayı, yani din-i hak olan dane-i hakikati elde etmezse yaşayamaz. 

• Uyanmış, insaniyeti tatmış, müstakbele [geleceğe] ve ebede namzet olmuş adam dinsiz yaşayamaz. 

Yüzeysel görünüş ve bakış kalınlaştıkça, hakikat inceleşir. Görünüş inceleştikçe, hakikat kuvvet bulur. Şu kanun, kanun-u tekâmüle dahil olan bütün eşyaya şamildir.

Dipnotlar:

1- Tarihçe, s. 910. 2- Emirdağ Lâhikası, 372. Mektup. 3- Muhakemat, s. 46. 4- Kastamonu Lâhikası, 110. Mektup. 5- Age., 120. Mektup. 6- Barla Lâhikası, 131. Mektup.

Okunma Sayısı: 1719
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı