İsrail’in Hizbullah’ı neden göstererek Lübnan’a girmesi üzerine, uluslararası toplumda Lübnan ordusunun çatışmaya çözüm üretebileceğiyle ilgili tartışmalar gündeme geliyor.
Diğer bir seçenek de ABD’nin İsrail saldırılarını durdurabileceği hakkında. Ancak İsrail’in Gazze’yi işgalinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, 5 Kasım 2024’teki seçimlere odaklanan ABD’nin saldırıları engellemeye yönelik girişimi henüz gerçekleşmedi.
Savaşın Lübnan’a sıçramasıyla, Lübnan Genel Kurmay Başkanı General Joseph Avn, İsrail’e nasıl karşılık verileceği hususunda Parlamento Başkanı Nebih Berri’yle 30 Eylül 2024’teki görüşmesi önem arz ediyor. Çünkü bu görüşmede Lübnan makamlarının daha önce aldıkları “Lübnan ordusunun, İsrail-Hizbullah savaşına dahil olmayacağı” kararı teyit edildi.
Ancak bu kararın Lübnan ordusunun ülkenin güneyinden çekileceği anlamına gelmiyor. Hatta “Lübnan’ın askerî unsurlarını hedef alan İsrail’e karşılık verileceği” belirtiliyor. Lübnan ordusu yetersiz imkânlarına rağmen, mevzilerine 3 Ekim 2024’te İsrail’in gerçekleştirdiği ateşe karşılık verdi. Ayrıca bu, Gazze işgalinin başladığından beri, Lübnan kuvvetlerinin İsrail’e karşı ilk atışıydı. Yine de Lübnan’ın “BM’nin 7 Haziran 2000 yılında Lübnan’ı İsrail ve Golan Tepeleri’nden ayıran, fakat sınır değil, bir çekilme hattı” şeklinde tanımlanan “Mavi Hat”taki gözlem birimlerindeki askerlerini geri çektiği açıklandı.
Her ne kadar Lübnan ordusu, ülkenin güneyinden çekilmese de, İsrail’in ileri askerî teknolojisiyle baş edemeyecek kadar zayıf görünümde. Bununla birlikte Lübnan 2019’dan bu yana ciddî ekonomik krizler yaşadı. Yani Lübnan, iflas etmiş ülke konumunda. Elbette ekonomik sıkıntılar ordunun geliştirilmesini de olumsuz etkiliyor.
İsrail, Lübnan’ın güneyindeki yerleri işgal ederek Hizbullah’ı buradan uzaklaştırmak amacında. Fakat ordunun dışında Lübnanlı bazı sivil hareketlerin, İsrail saldırılarına karşılık verdikleri kaydediliyor.
Lübnan’da ateşkes de konuşuluyor. Ateşkesin 2006’daki İsrail-Hizbullah (Lübnan) savaşının ardından yapıldığı gibi, Lübnan ordusu ve ülkenin güneyinde bulunan BM Barış Gücü’nü de kapsayacağına ihtimal veriliyor.
Güney toprakları işgal edilirken, “Lübnan ordusunun, İsrail-Hizbullah savaşına dahil olmayacağı” kararının uygulanabilirliği tartışılırken, Lübnan ordusunun İsrail karşısında kapsamlı bir savaşı yapabilecek kapasitede olmadığı da biliniyor. Aslında Lübnan ordusunun belirtilen kararı almasında zayıf kapasitesinin etkisi de oldukça büyük. 2006 savaşında da görüldüğü üzere, devlet dışı aktör olan Hizbullah’ın, Lübnan devletinin ordusundan daha güçlü olduğu anlaşılmıştı.
Lübnan makamları ordunun “savaşa müdahil olmama” kararını desteklerken, “uluslararası diplomatik çabalar Lübnan ordusunun savaştan uzak kalması” yönünde işliyor. Uluslararası basında bu amaçla “Washington’un Lübnan’la üstü örtülü şekilde anlaştığı” iddialar arasında.
Birçok farklı mezhep ve etnik yapıya sahip Lübnan’da, ekonomik krizler siyaset kurumuna olan güveni erozyona uğratmış durumda. Bununla birlikte Lübnan ordusu, birçok farklı mezhep ve etnik yapıyı bir araya getiren önemli bir sembolik unsur olarak beliriyor.
Lübnan’da uzun süredir siyasî istikrarsızlık da mevcut. Ülke geçici hükümetlerle yönetilirken, iki yıldır Cumhurbaşkanı muhtelif nedenlerle seçilemiyor. “Batı’da iyi bir itibara sahip Genel Kurmay Başkanı Avn’ın, ülkesini İsrail’in işgal tehdidinden az zayiatla kurtarabilirse, yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanlığı adaylığının güçleneceği” kuvvetle muhtemeldir. Zaten Dürzi İlerici Sosyalist Parti 1 Şubat 2023’te Genel Kurmay Başkanı Avn’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak önermişti.
Şimdi Lübnan ordusu savaşmadan İsrail işgalini durdurabilir mi? Durdurursa, bunun kazananı kimler olacak merakla bekleniyor.