Medyanın önemli vazifelerinden biri de ‘duyurmak’tır. Haliyle ‘kötü işler yapanlar’ın bu yaptıkları kötülüklerin duyulmasını istememesi de işin tabiatı gereğidir. Gazze’de hemen her gün cinayetler işleyen İsrail’in “basını susturmak istemesi”ne kim şaşabilir?
BM Özel Raportörü, haklı olarak; İsrail’in basını susturarak suçlarının belgelenmesini engellediğini söylemiş. BM Fikir ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü Irene Khan, İsrail’in hedef alarak gazetecileri öldürdüğünü, keyfi olarak tutukladığını da belirterek “Bu İsrail’in basını susturarak uluslararası suçlarının belgelenmesini engellemesine yönelik uyguladığı strateji” demiş. (AA, 18 Ekim 2024)
Daha önce hiçbir ihtilafta Gazze’de olduğu kadar ifade özgürlüğünün kısıtlanmadığının altını çizen BM Fikir ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü Irene Khan, devletler ve özel aktörlerin yasa dışı, ayrımcı ve orantısız bir şekilde bu bağlamda ifade özgürlüğünü kısıtladığını söylemiş. İsrail’in hedef alarak gazetecileri öldürdüğünü, keyfi tutukladığını, tesis ve teçhizatlarını yok ettiğini, uluslararası gazetecilerin Gazze’ye girişini engellediğini, bazı basın organlarını yasakladığını hatırlatan Khan, “Bu İsrail’in basını susturarak uluslararası suçlarının belgelenmesini engellemesine yönelik uyguladığı bir strateji” değerlendirmesinde bulunmuş.
Kasıtlı olarak bir gazetecinin öldürülmesinin savaş suçu olduğunun altını çizen ve basına yönelik saldırıların, insanların bilgi edinme hakkına yönelik bir saldırı olduğunu da ifade eden Khan, BM Genel Kurulu ve BM Güvenlik Konseyi’nin bu konuda adım atarak gazetecilerin korunmasını sağlayacak adımlar atılmasını istemiş.
Doğru söze, doğru açıklamaya ne denir? İsrail’in değil gazeteci, BM gibi uluslararası kuruluşları dahi dinlemediği, aleyhinde alınan hiç bir kararı dikkate almadığı bu ‘çirkin savaş’ döneminde de görülmedi mi? Elbette İsrailli idarecilerin bu pervasızlığın sebebi, sırtlarını ‘büyük devletler’e dayamış olmalarıdır.
BM mensubu Khan’ın dikkat çektiği başka önemli konular da var. Birçok Avrupa ve Batı ülkesinde Filistin haklarına ilişkin destek ve protestoların kısıtlandığına dikkati çeken Khan, Avrupa ülkelerinde yasaklar uygulanırken, ABD’de üniversite protestolarının şiddetle bastırıldığını hatırlatmış. Khan, ulusal Filistin sembollerinin de yasaklandığına işaret ederek, “İfade, protesto özgürlüğü, sloganların yasaklanması, uluslararası insan haklarının ihlalidir” demiş. Khan, Arap ülkelerinde de bazı protestoların yasaklandığını kaydederek, Batılı ülkeler düzeyinde olmasa da bazı kısıtlamaların gerçekleştiğini de hatırlatmış.
Bütün bu yasaklar Gazze’deki “büyük zulmün” duyulmasını engellemek için değil mi? O halde, zulmün duyurulmasına gayret etmek gerekir. Ne kadar çok kişi bu zulmü duyar ve itiraz ederse muhtemeldir ki netice alınır.
İsrail’in zulme son vermek yerine medyayı susturmaya çalışması tam bir çelişki. Şükür ki en zor şartlarda dahi olsa İsrail zulmüne itiraz eden ‘insan’lar var ve inşallah olmaya da devam edecekler. Son tahlilde zalimlerin kaybedeceği hiç unutulmasın...