"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

En tehlikeli milliyetçilik

Ahmet BATTAL
03 Ocak 2025, Cuma
Geçen günkü “Suriye idaresinde Türkiye etkisi mi?” başlıklı yazımızı şu cümlelerle bitirmiştik:

“İttihad-ı İslâm’a ve sulh-u umumiye vesile olacak her adımın destekçisiyiz. Bunun yolunun da İslâm ülkelerinin insan haklarına saygılı demokratik bir devlet düzenini elde etmesinden geçtiğini biliyor ve bildiriyoruz. … Milliyetçiliklere ilâç arama çağındayız.”

Yazımıza bazı ilginç yorumlar yazıldı.

Pelin Kurukahveci adını kullanan okuyucumuz şunu yazmış:

“Hocam sebepler bir araya geldi, mübarek Şam Şiî tasallutundan kurtarıldı. İnşallah bundan sonra Sünnî Müslüman kardeşlerimiz ile tesis edeceğimiz bir kardeşliğin hikâyesi başlıyordur.”

Bu yoruma karşılık İ. Uçar ismini kullanan okuyucumuz şunları yazmış:

“ ... ‘Sünnî Müslüman kardeşlerimiz ile tesis edeceğimiz ...’ Merak ediyorum siz kimsiniz, hangi kümeye aitsiniz, dünyaya hangi pencereden bakıyorsunuz? Açıklamanız tatminkâr olursa inandırıcı olursunuz.”

İ. Uçar’ın sorusunun sebebini ve kısmen cevabını ise Mustafa Güreldi şöylece yazmış:

“Suriye’de geniş tabanlı, kucaklayıcı birlik beraberlik ve huzuru sağlayıcı bir idarenin kurulmasını Yeni Asya gönülden ister ve alkışlar. İnşallah öyle de olsun. Ama çok belirsizlikler var ve temkini elden bırakmamak lâzım.

Ne gibi:

1. Esad’ın arkasındaki en büyük destekçi görülen Rusya ve İran’ın aniden çekilmeleri

2. Büyük aktörler ABD, İngiltere ve İsrail’in sessizliği ve ciddi tepki vermeyişi

3. Esad ordusunun ciddi mukabele etmeden çekilmesi

4. Suriye halkı sükunet ve birlik beraberlikle devleti kuracak bir kültür ve anlayışta mı?

5. İdareciler ve ordu birlik içinde mi? Sistemi kuracak bir anlayış ve koordine içinde mi?

6. MSO’nun elindeki silâhlar malzemeler cephanelerin kaynağı ne, nereden?

Biz herkesi kendimiz gibi zannediyoruz. Bu olaylar Filistin, Gazze, Lübnan olaylarından ayrı gözükmüyor. Onun için tedbiri, temkini elden bırakmamak lâzım...”

Teşekkür edip yorumlayalım.

***

Yine İ. Uçar’ın dediği gibi bizim önceki yazımızın ana fikri son cümlesinde idi: “Milliyetçiliklere ilâç arama çağındayız.”

Milliyetçilikten kasıt elbette sadece ırka ve bugünkü anlamda millet esasına dayalı milliyetçilik değil. Milliyetçiliğin bir türü de din ve mezhep milliyetçiliği.

Irk ve kültür milliyetçiliği ile din ve mezhep milliyetçiliği arasında bazı farklar elbette var.

Ama ikisi de kötü zira ikisi de “kendi mesleğinin muhabbetiyle” yaşamak yerine “başkasını yutmakla besleniyor”.

Çoğulculuğa muhtaç bir toplumda ve genel olarak dünyada, biri bitmeden diğerinin bitmesi de mümkün değil.

Bu konuda tipik örnek AB ülkeleridir.

Onlar hem din (mezhep) ve hem de ırk milliyetçiliği yaptıkları için iki dünya savaşıyla birbirlerini ve insanlığı neredeyse yiyip bitirdiler. Sonra akıllandılar ve AB’yi kurdular. Bugün bu belâlardan kurtulabilmenin metotları hususunda dünyaya örneklik yapıyorlar. Elbette isteyene…

Bizim yani İslâm dünyasının da ittihadı temin etmesi için önce çok kültürlülüğü benimsemesi gerekir.

Suriye’de ve diğer yerlerde bu olabilirse ardından herkesin birbirine sıkı sıkıya sarıldığı günler de gelecektir.

Yoksa burada Aleviyi Sünniyle orada Şiîyi Sünniyle hasım etmek veya hasım tutmak fevkalade tehlikelidir ve küçük bir kıvılcım bile bir üçüncü dünya savaşını getirir.

Amerika’yı yeniden ve deneye yanıla keşfetmeye gerek yok.

Hem ırk ve milleti ve hem de din ve mezhebi, ötekileştirme ve kavga unsuru olmaktan çıkarmamız şart.

Okunma Sayısı: 1298
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İhsanUÇAR

    3.1.2025 09:36:27

    Okuyucuların yorumlarını dikkatle inceleyerek yazınızda yer verdiğiniz için teşekkür ederiz.

  • Demokrat

    3.1.2025 08:27:43

    Allahın selamı, rahmeti, bereketi ve mağfireti üzerimize olsun. Cuma bayramımızı tebrik ederim. İttihad-ı İslam için risalei nurlar tanımam,Yeniasya yayınlarında, gazetemizde bu hususta ufkumuzu açan,rehberlik eden yazılardan dolayı aziz üstadımız başta olmak üzere tüm yazarlarımızdan Rabbım ebeden razı olsun. AB bunun için ne zaman,niçin ve nasıl tesis edilmiş iyi tahlil edilmelidir. Zira batıl dine mensuplar bunu başardı ise ehli iman neden muvaffak olamasın.

  • Pelin Kurukahveci

    3.1.2025 07:57:03

    Allah razı olsun hocam. Bu açıklamalarınız ile ırkçılığın ne kadar zararlı bir şey olduğunun fotoğrafını çekmişsiniz. Yorum ve görüşlerimize verdiğiniz dikkat ve değer ve hassaten nezaketiniz için teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

  • S.topuz

    3.1.2025 01:35:33

    ..."Amma hikmet-i Kur'aniye ise, nokta-i istinadı, kuvvete bedel "hakk"ı kabul eder. Gayede menfaate bedel, "fazilet ve rıza-yı İlahî"yi kabul eder. Hayatta düstur-u cidal (Savaşmak) yerine, "düstur-u teavün"ü(Yardımlaşmayı) esas tutar. Cemaatlerin rabıtalarında; unsuriyet(Irkçılık), milliyet yerine "rabıta-i dinî(Dinî bağlar) ve sınıfî ve vatanî" kabul eder. Gayatı(Gâyeleri, hedefleri); hevesat-ı nefsaniyenin tecavüzatına sed çekip, ruhu maâliyata teşvik ve hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder ve insanı kemalât-ı insaniyeye(Mükemmelliğe) sevk edip insan eder. Hakkın şe'ni, ittifaktır. Faziletin şe'ni, tesanüddür. Düstur-u teavünün şe'ni, birbirinin imdadına yetişmektir. Dinin şe'ni, uhuvvettir(Kardeşliktir), incizabdır(Yakınlaşmaktır). Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kemalâta kamçılamakla serbest bırakmanın şe'ni, saadet-i dâreyndir(Dünya ve Ahirette mutlu olmaktır)." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Sözler - 133 - 😢🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    3.1.2025 01:25:09

    ..."Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur'aniyenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye verdiği terbiyeler: Amma hikmet-i felsefe ise, hayat-ı içtimaiyede nokta-i istinadı, "kuvvet" kabul eder. Hedefi, "menfaat" bilir. Düstur-u hayatı, "cidal" tanır. Cemaatlerin rabıtasını, "unsuriyet, menfî milliyeti" tutar. Semeratı ise, "hevesat-ı nefsaniyeyi tatmin ve hâcat-ı beşeriyeyi tezyid"dir. Halbuki kuvvetin şe'ni, tecavüzdür. Menfaatın şe'ni, her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde boğuşmaktır. Düstur-u cidalin şe'ni, çarpışmaktır. Unsuriyetin şe'ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan, tecavüzdür... İşte bu hikmettendir ki, beşerin saadeti selb olmuştur."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Sözler - 132

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı