“Dünya siyasetine de yüksekten bakmak” başlıklı son yazımızı okuyan bazı dostlarımız tebrik ve tavsiyelerini bizimle paylaştılar.
Biz de -her zamanki gibi- “memnuniyetlerinizi dostlarınıza, şikâyetlerinizi müessesemize (ya da bize) bildiriniz” kuralını da hatırlatıp teşekkür ettik.
(Bu arada, hem yazımızı iyice okuyup ve hem de altına yorum yazarak özetle bize “siyaset yapmayın, yazmayın” diyen ironi meraklısı dostlarımıza biz de ironik bir cevap verelim: Siz de okumayın be kardeşim!)
Bir ülkede demokrasinin derinliği şu üç grupla ilgilidir:
*Fikirleriyle başkalarını etkilemeye çalışanlar çoğalmalıdır. Buna kamuoyu (efkar-ı amme) denir.
*Kendi hür iradeleriyle karar verenler de çoğalmalıdır.
*Ancak “sadece başkalarının fikirlerinden etkilenenler” azalmalıdır.
Fikir gazeteleri bunları yapmaya çalışır.
Fikir gazetecileri ülke ve dünya siyasetine yüksekten bakıp yön ve renk vermeye çalışırken bunu en etkili iletişim usulünü kullanarak yapmalıdır.
Ancak ağzıyla kuş da tutsa fikir gazeteleri ilkeli bakışın bir tür “kurban”ıdır. Zira günlük hayat ve popüler siyaset maalesef “yanardönerlik esası” üzerine kuruludur. Alıcılar yanardönerse vericiler de böyle olur. Bu durum bir açıdan seçmenin kalite seviyesi ile de ilgilidir.
İktidar ya da muhalefetin kayıtsız şartsız destekçisi durumundaki “angaje gazeteci” sıfatlı köşe yazarlarının ve TV yorumcularının “dönme hızı” ile ilgili içler acısı tartışmalar herkesçe malumdur!
Bu yanardönerlik hali fikir gazetelerine elbette yakışmaz. Yapamazlar.
Bu sebeple fikir gazetelerinin tirajı/tıklanması çok yüksek olmaz.
Hele Yeni Asya gibi köşeleri sivri ve sınırları da net bir gazete ise işi daha da zordur.
Ancak bu durum yine de kavlileyyin ile anlatmaya ve mutedil bir üslup tutturmaya mani değildir.
Önemli olan fikrin kıymetini tenzil etmemektir.
Üç beş senede bir önümüze gelen sandıkta rey tercihimizin hangi yönde olduğu meselesi elbette çok önemlidir.
Zira bu, meşveretle atılan ve bu sebeple fevkalade kıymetli olan bir işaret fişeğidir.
Bu tercih aynı zamanda tarihe not düşmektir. “Biz demiştik” diyebilmeyi sağlar.
Böylece gelecekte ilkeli bakışın maziden örneklerini gösterme imkanı doğar.
Ancak fikir adamının ve ekibinin siyasete rey katkısı bir puan değerinde ise seçmene ve siyasetçiye fikir katkısı yüz ve belki bin puan değerindedir. Ve daldaki bir puanın hatırı için eldeki bin puanın değerini yüze veya ona düşürecek sözlerden ve tavırlardan kaçınmak gerekir. Bu da ince işçilikli bir iletişim sanatı gerektirir.
Günlük hayatın akışını takip etmeye ve yön vermeye çalışan günlük bir gazetede bu ince işçiliği yapmak ve her meseleyi “ileride mahcup etmeyecek şekilde” yazmak fevkalade zordur ve fakat bir o kadar da kıymetlidir.
Yeni Asya yazarları olarak bizler şanslıyız. Elimizde ince ayarlı pusula hükmünde şaşmaz ve şaşırtmaz prensipler var.
Mesele, bu prensipleri günlük hadiselere tam tatbik etmek.
Bunu da bu prensiplerin doğruluğuna inanmış gönüllüler eliyle ve olabildiğince geniş bir mutabakat temin etmek suretiyle yapmak.
Zira Asya’nın bahtının miftahı meşverettir ve şûradır.