Her yılbaşı bir muhasebe başıdır. Yeni yılın ne zaman başladığı, hicrî mi miladi mi olduğu çok da önemli değildir.
Ya da yılın kaç gün sürdüğü yani ay takvimine göre ve 354 günde bir yıl mı olduğu yoksa güneş takvimine göre ve 365 günde bir yıl mı dolduğu da çok önemli değildir.
Önemli olan dönem sonu hesabını (kapanış-açılış bilançosunu) ve dönem başı projeksiyonunu (faaliyet planını) doğru yapabilmektir.
Bu, kişiler ve kurumlar için böyle olduğu gibi gruplar ve ekipler için de böyledir.
Tahkikî imana hizmeti temel maksat yapanlar için de durum farklı değildir. Günlük-haftalık ve aylık planlar ve projeler yanında yıllık planlar da önemlidir.
Sitede ya da mahallede yeni bir sohbet halkası kurmaktan tutunuz da çocukların ve gençlerin yetişmesine destek olmaya ve hakikati -artık küçük bir köy hükmünde olan- dünyanın öbür köşesine duyurmak için çalışmaya kadar, her alanda yeni planlar mümkündür ve gereklidir.
Büyük sözdür: “Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir.” Buradaki “millet” elbette en geniş dairede insaniyettir. “İnsanlık ve ortak vicdan benim muhatabımdır” diyen büyük vazifelilerin hamiyet ve himmeti de, hedef ve gayesi de büyük olur.
Büyüklerin sözüdür: “Başkasına itimat etmeyen nefsiyle teşebbüs eder.” Ekip adamı hem ekip arkadaşlarına itimat eder ve hem de onları kendi yükü ile baş başa bırakmaz ve birbirine destek olur. “Nemelâzım” demediği gibi, “emir beklerim, gelmedikçe yatarım” da demez.
Dışarıdan ve sinsice vurulan en büyük darbe, hizmet ekiplerini, bilhassa negatif sosyal şartların da yardımıyla içine kapalı ve dolayısıyla muhatapsız hale getirmektir.
Halbuki “avara kasnak boş döner” denmiştir. Boşa dönen her dişli kendi kendisini yer bitirir. Bilenlerin bildiklerini bilenlere anlatması maharet değildir.
Hem muhatap çoktur ve hazırdır. Dünyada yedi milyar, Türkiye’de yetmiş milyon muhatap var.
Önemli olan, insan denilen saraya hangi kapısından girileceğini bilmektir.
Hizmet insanı, dışarıdan ve siyaseten kendisine yüklenmiş bir imaja mahkûm değildir. Daha da önemlisi siyaseti ne olursa olsun herkesin vicdanına hitap edebileceğini bilir.
Ama bugünün dünyasında herkesin siyaseten kendisiyle aynı kanaatte olanlarla daha kolay ve daha rahat iletişim kurup konuşabildiği de bir gerçektir.
O halde hizmet insanı için önemli olan, siyaset konuşmanın ötesine geçebilmek ve hakikati terennüm edebilmektir.
Siyaseten bazı konularda ve bilhassa iktidara mesafeli olmak gerektiği hususunda anlaşabiliyor olmak, bundan sonra her zaman ve her konuda anlaşabilecek olmayı garanti etmez. Zaten böyle bir garantiye ihtiyaç da yoktur.
Ama bu ortaklık samimiyete ve samimiyet ilgiye kapı açabilir. Samimiyet ve ilgi ise bilgiyi getirir. Bu sebeple “önce ilgi sonra bilgi” denmiştir.
Bu dönem, “ilişkileri” geliştirme ve “bilişkileri” artırma dönemidir.