Daha önce Musul Başkonsolosluğu’nda yaşanan rehin alma hadisesinin bir benzerinin yaşanmaması ve Süleyman Şah Türbesindeki askerlerimizin güvenliğini sağlamak adına yapılan operasyon, bazılarının bölgeyi fethetmişçesine attığı sloganlardan ziyade, bir “geri çekilme operasyonu” olarak değerlendirilebilir.

Allah muhafaza, IŞİD askerlerimize zarar verecek olsa, Türkiye’nin büyük bir bataklığa çekilip savaşa sürüklenmesi işten bile değildi. Şu an “Süleyman Şah’ı neden savunmadık da geri çekildik?” diyenler muhtemel bir savaş halinde “Ufak bir kara parçası için savaşa girmeye ne gerek vardı?” diyebilirdi. Yani her iki açıdan da sıkıntılı bir durum. Dolayısıyla gerçekleştirilen Şah Fırat operasyonuyla bir savaş ihtimalinin önlendiği ve askerlerimizin can güvenliğinin sağlandığı pekalâ söylenebilir.

Ancak… Şikâyetim; bu operasyonun “Dünya Türk’ün gücünü gördü, âlemi hizaya getirdik, tüm dünyaya korku saldık” gibi algı operasyonuna hizmet eden ifadelerle sunulmasınadır. Oysa yaşanan olayın özeti şu: Şam’a gidip Cuma namazını Emevi Camii’nde kılma hayali kuranlar, Esad’ın gidişi için tarih verenler bugün evdeki bulgurdan da olup Süleyman Şah Türbesini boşaltıp geri çekilmek zorunda kalmışlardır. İşin garibi, bir kısım fanatikler, ecdadın türbesinin kendi ellerimizle havaya uçurulmasından da hicap duymuyor. 

Devletin haber ajansının da bu süreçte çok iyi bir propaganda yürüttüğü söylenebilir. Türk askerlerinin bayrak dikerken çekilen görüntüleri ABD askerlerinin meşhur Iwo Jima’daki bayrak dikme fotoğrafını hatırlattı. Başbakan’ın Genel Kurmay Başkanı ve diğer komutanlarla harekâtı takip ettiğine dair fotoğraflar paylaşılarak Twitter’da #ŞanlıOrduŞanlıKomutan gibi hashtagler açıldı. Geri çekilmenin neresi şanlı ise artık…

GURUR DUYMAK MI?

Bir kısım medya Şah Fırat operasyonunu öyle başlıklarla duyuruyor ki, sanırsınız Türk ordusu IŞİD’i silip süpürmüş, bölgeye barış getirmiş, dosta güven düşmana korku salmış. Oysa yapılan, oradaki türbeyi kendi elimizle imha etmek ve Türkiye sınırına yakın bir yere (Suriye Eşmesi Köyü’ne) taşımak. (Neden hukuk ihlâli olduğuna dair Radikal’de Uluslar arası hukuk uzmanı Yrd. Doç. Mehmet Karlı ile yapılan röportaj okunabilir)

Bununla mı gurur duymalıyız? Bu hadiseye bakarak mı “Tüm dünya Türkiye’nin gücünü görmüş oldu” diyeceğiz? 

KUSURA BAKMAYIN…

Süleyman Şah Türbesinin bulunduğu yer Türkiye Cumhuriyeti toprağı mıydı? Evet.

Türkiye, IŞİD’in yakınlarında faaliyet gösterdiği belirtilen vatan toprağını, içinde bulunan türbeyi havaya uçurarak terk etti mi? Evet.

Hukukî olarak orası halen Türkiye toprağı sayılsa da, fiilî olarak Türkiye geri çekilmiş oldu mu? Evet.

Türkiye devletinin kendi toprağını terk edip, Süleyman Şah Türbesini havaya uçurup dönmesini Başbakan “Türkiye’nin caydırıcı gücünden herkes haberdar oldu” sözleriyle yorumladı mı? Evet.

Kusura bakmayın da… Ben burada başarı ve caydırıcılık görmüyorum. Hele de PKK’nın Suriye kolu PYD’nin silâhlı kanadı YPG’nin “Türk devletinin talebiyle operasyona askerî destek verdik” iddiası ortadayken.

Bakalım daha neler göreceğiz…