"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Külliyelerimiz Külliyat içindir

Mikail YAPRAK
18 Temmuz 2024, Perşembe
Van’da hizmet külliyesinin açılışı sonrasında külliyatın da açılışı gerçekleşmiştir.

Kütüphanemizde orijinal naylon kılıfları içinde ihtiyaç için bekletilen hatıra külliyatı da; risale okuma programında ihtiyaç duyulması üzerine Şanlıurfalı gençler tarafından açılmıştır. Naylonları sökülüp okunmaya başlanmıştır. Yani böylece Külliyatın açılışını da Şanlıurfalı gençler gerçekleştirmiş oldular. Ne diyelim.. O güzelim baskılı Risaleler de zaten okunmak için değil miydi? İstifademiz ziyade ola..

Demek oluyor ki; ülkemizin ve dünyanın neresinde olursa olsun mevcut hizmet binalarımız, (adına külliye densin veya denmesin) Risale-i Nur külliyatının okunması, âzamî derecede istifâdenin sağlanması ve hayata geçirilmesi içindir.

Yâni bir yönüyle serbest ilim, irfan ve îman üniversitesinin şubeleridir. Bedîüzzaman’ın tâ geçen asrın başından beri ideâli olan “Medresetü’z-Zehrâ”sının farklı bir formatta tahakkukunun göstergesidir.

Onun bu ideâlini gerçekleştirmesi yolundaki gayretlerinin detayları Tarihçe-i Hayat’ında, Lâhika mektuplarında mevcuttur ve her vesileyle farklı boyutlarıyla gündeme gelmektedir. Şimdi sadece Vikipedi’ye giren şeklini buraya almış olalım: “Said Nursî Van’da Horhor Medresesi’nde talebelerine ders vermekteyken, geleneksel medrese eğitim sistemini yeterli bulmuyor ve bazı yeni metotlar uyguluyordu. Yeni metodunu “Fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc” diye özetleyen Said Nursî; Van, Bitlis ve Diyarbakır illerinde fen bilimleriyle İslamî ilimlerin birlikte okutulacağı, Doğuda cehaleti ve bilgisizliği ortadan kaldıracak nitelikte, Medresetü’z-Zehra ismini verdiği birkaç üniversitenin yapımı düşüncesini hükûmete iletmek için 1907 yılında İstanbul’a gelir. El-Ezher Üniversitesi’ne kardeş olarak tarif ettiği bu üniversitede “lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak” diye özetlediği Arapça, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere üç dilde eğitim yapacağını belirtmektedir. Said Nursî bu Üniversitenin Müslüman milletlerin menfî ırkçılık fikriyle ayrılmasının engellenmesi için gerekli olduğunu söylemiştir. Bu üniversite, Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi’nin bir benzeri gibi düşünülüyordu.”

İşte Van’daki çiçeği burnunda külliyemizde fen dersleriyle İslamî ilimlerin beraber okutulmasının bir nümunesini Şanlıurfalı eğitimciler, beraberlerinde getirdikleri liseli ve üniversiteli öğrencilerle fiilen göstermiş oldular. Hazırladıkları ders programlarını 8-15 Temmuz arası bir süre içinde en verimli bir düzeyde uyguladılar.

Ders, seminer ve müzakerelerinde; Üstad Bediüzzaman’ın, “Vicdanın ziyâsı, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizâcıyla hakikat tecellî eder. ..”

Sözlerinin âdeta tatbikatını yaparak istifade trendini en yüksek seviyeye çıkardılar.

Risale-i Nurlar, okunduğu her yerde muhataplarını zaten bu tarzda aydınlatıyor. Kâinata öyle baktırıyor ki, her bakış marifetullah dersine dönüşüyor. Modern bilimi ve fen derslerini öyle okutuyor ki, o bilimler de marifetullah dersi oluyor.

Zaten eğitmeninden öğrencisine kadar programı icra edenler de mezkûr mânada çalışan, hem dünya ve hem de ahiret hayatlarını kazanma yolunda gayret gösteren simalardı.

Doktorundan hakimine, ilâhiyatçısından matematikçisine, meslek öğretmeninden sınıf öğretmenine, öğretim görevlisinden öğretim üyesine, öğrencilerin liselisinden üniversitelisine kadar hep aynı dersleri müzakere ediyorlar ve aynı düzeyde kafa yorabiliyorlardı.

Öğretim görevlisi Sebahattin Yaşar hocamızın öğrencilerle birebir muhatap olmada, müzakereli derslerde ortaya yönelttiği sorularla öğrencilerin dikkatlerini önemli noktalara çekmede ve onları da aktif hale getirmede ne kadar mahir olduğuna bu vesileyle bir kere daha şahit olduk. Diğer eğitmen arkadaşlarımızın da en güzel ders ortamını hazırlamada ne kadar mahir olduklarına ve öğrencilerimizin de bu mânadaki dersleri alıp hazmetmeye ne kadar hazır olduklarına şahit olmaktan son derece mutlu olmak da bize düştü.

Hele ki, Van’ın yetiştirdiği ilim adamlarından olan ve program icra edilirken Van’da bulunan öğretim üyesi Nurettin Abut hocamızın da fırsat buldukça gençlerimizle sohbet etmesi ve programın son akşamında ders olarak “Hüve Nüktesi”ni işleyerek zerreler âleminde bizi gezdirmesi hâfızalarımızdan silinecek gibi değil.

Bu mânadaki ilim ve iman ziyafetlerinin devamına dua ile Allah’a emanet olunuz.

Okunma Sayısı: 4801
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    18.7.2024 14:30:46

    Binlerce tebrikler ediyoruz. Hem sizi ve vanlı kardeşlerimizi,proğrama katılan gençlerimizi ve katkıda bulunan akademisyen arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz.

  • Said Yüksekdağ

    18.7.2024 08:37:44

    Maşâallah Urfalı gençlere ve Van'ın kahramanlarına. Ben de Van'a geldiğim zaman o naylonlu hatıra baskı risaleleri görmüş ve elime almış ama açmamıştım, açmaya kıyamamıştım. Demek ki Urfalı kardeşlerimize nasip olacakmış. Rabbim daha nice güzel okuma programlarının yapılmasını nasip etsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı