Merhum Aliya İzzetbegoviç, 1997 yılında Tahran’da yapılan İslâm Konferansı Örgütü toplantısında yaptığı konuşmada şöyle diyordu:
“Çok açık konuştuğum için beni bağışlayın. Güzel yalanların yardımı olmaz, ama acı gerçekler bir ilâç olabilir. Batı çöküntü içinde ya da dejenere olmuş değil. Kendi kendini kandıran komünizmin ‘Çürümüş Batı’ propagandası, bunu acı bir şekilde ödedi. Batı çürümüş değil.” “Güçlü, örgütlü ve eğitimli.”
“Okulları bizimkilerden iyi, kentleri bizimkilerden temiz. Batı’da insan haklarının düzeyi yüksek ve fakirler ile sakatlara sosyal yardım iyi örgütlenmiş durumda.”
“Batılılar çoğunlukla sorumlu ve dakik kişiler. Onların ilerlemelerinin karanlık yönünü de biliyorum ve bunun gözümden kaçmasına izin vermiyorum.”
“İslâm en iyisi, ama biz en iyisi değiliz. Bunlar iki farklı şey ve her zaman onları karıştırıyoruz. Batı’dan nefret etmek yerine onunla rekabet etmeliyiz.”
“Kur’ân bize emrediyor: ‘Hayırlı işlerde yarışınız!’”
ALBERT EİNSTEİN VE ŞOFÖRÜ
Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein’a; “Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum” demiş. Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş:
“Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar. O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş, ben de arka sırada seni dinlerim.”
Şoför, gerçekten çok şahâne ve başarılı bir konuşma yapmış ve sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış ağır bir fizik sorusu sormuş.
Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp:
“Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip” demiş.
Sonra da salonun arkasında oturan Einstein’ı işaret ederek şöyle devam etmiş: “Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu göreceksiniz o bile cevaplayacak.”
Bundan da anlaşılıyor ki:
“Akıllı insanlar, akıllı insanlarla çalışır ve insanın zekiliğinin yanında uyanıklığı da insana çok şeyler kazandırır.”
“KARAKTER ÖNEMLİDİR”
Padişah, başvezire sormuş:
-Eğitim mi önemli, karakter mi?
Vezir hemen cevap vermiş:
-Karakter önemlidir sultanım!
Padişah, memleketin her yanına tellallar göndermiş:
-Duyduk duymadık demeyinnn! En iyi hayvan eğiticisine 100 kese altın ödül verileceek!
Yapılan elemelerden sonra bir kişi, “ülkenin en iyi hayvan eğiticisi” olarak padişahın huzuruna çıkmış.
Padişah sormuş:
-Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretirsin?
-Altı ayda öğretirim padişahım!
Aradan altı ay geçmiş.
Eğitici huzura alınmış.
Padişah sormuş:
-Öğrettin mi?
-Öğrettim padişahım!
Saray erkânı toplanmış. Hünerli kedi elinde tepsiyle servis yapmaya başlamış. Tam başvezirin önüne geldiği zaman padişah sormuş:
-Ey vezir! Söyle bakalım, eğitim mi önemlidir, karakter mi?
Vezir, padişahın sorusuna cevap vermeden önce, kaftanının altında hazır tuttuğu bir fareyi yere bırakmış. Kedi, fareyi görünce tepsiyi attığı gibi farenin peşinden koşmaya başlamış. Altı aylık eğitim de boşa gitmiş. Vezir, padişahın sorusuna cevap vermiş:
-Karakter önemlidir padişahım!