Ülkeyi kimler mi yakıyor? Belki ülkemizi arsa olarak gören nasıl olsa fatura teröristlere kalır diye düşünebilecek olan müteahhit mafyası, belki ülkemizde yaşayan 6-7 milyon mülteci arasında bulunabilecek olan 6-7 bin terörist, belki PKK belki IŞİD belki de Taliban. Ülkemizde o kadar çok kontrolsüz biçimde her yerde yaşayan yabancı var ki, hepsi olağan şüpheli.

AKP Dış Politikası’nın ülkede sınırları tutma ve gerekirse Suriye sınırında tampon mülteci kampları kurma ve koruma stratejisi yerine, Suriye’de savaşa dahil olma politikasını tercih etmesi sonucu, milyonlarca göçmenin Türkiye’ye göçü sonrası ülke güvenliği zaten kontrol edilemez bir noktaya geldi. Bugüne kadar dünyada 6-7 milyon mültecinin hareketlerini kontrol edebilecek bir takip izleme sistemi daha icat edilmedi.

Yangınların çıkartılması engellenemediği gibi, yangınların yayılması da engellenemedi.

% 29’unun orman olduğu ülkemizde yalnızca 3 yangın söndürme uçağının olması ise ayrı bir trajedi. Ülkemizde her hükümet yatırımı ranta endekslendiğinden; ülke ormanlarının geleceği de üç beş kiralık uçağa emanet edilmiş. Cumhurbaşkanlığı uçak sayısı 11-12’lere yükseltilirken, ormanlarımızın güvenliğinden sorumlu uçaklara ise hiç yatırım yapılmadı. Oysa ki; Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerden komşumuz Yunanistan’ın 38 yangın söndürme uçağı, Fransa’nın 29 yangın söndürme uçağı 40 yangın söndürme helikopteri, İspanya’nın 17 yangın söndürme uçağı 57 yangın hava aracı, İtalya’nın ise 19 yangın söndürme uçağı ve 100 yangın hava aracı mevcut.

Son çıkan yangınlarda ormanların korunmaması ya da korunamaması, yangınlara yeterli müdahalede eksik kalınması konusunda sorumluluk tamamıyla AKP-MHP koalisyonuna ait.

Tarım Bakanı’nın ülkede çıkan her orman yangınını politize edip polemik konusu yaparak THK’de çalıştırılmayan uçaklar üzerinden okumaya ve yorumlamaya çalışması ayrı bir üzücü durum. Ülke cayır cayır yanıyor, Tarım Bakanı’nın konuşmasının önemli bir kısmında THK’daki uçakların yetersizliği bahse konu yapılıyor. THK’da böyle uçaklar varken atıl durumda tutulmaya devam edilmesi ve çıkacak yangınlara 3 uçakla müdahale edilmesinin yeterli görülmesi ayrı bir fecaat.

THK’nın Kayyum Başkanı’nın yangın gecelerinde yangın bölgelerinde olması gerekirken, düğüne katılması, ülkemizdeki Bankamatik Memurluğu kavramını yeniden akıllara getirmekte.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gittiği yangın bölgelerinde vatandaşlara çay dağıtması ise ayrı bir garip anlaşılamayan bir durum oldu. Hiç kimse yangın felâketiyle çay arasındaki bağlantıyı kuramadı. Belli ki; ülkeyi yöneten Baş Siyasetçiler sanki trans halinde ayrı bir âlemde ayrı bir boyutta yaşıyorlar.