Herhalde bir milletin tüm fertlerinin hayatlarında görebileceği en büyük felaketlerden birini yaşadık.
Allah (cc) bundan büyük acı yaşatmasın inşallah. Yine de Üstad Bediüzzamanın Risale-i Nurlardaki deprem bahislerini okuyarak ferah bulmaya çalışıyoruz.
Depremi fiilen yaşamayan vatandaşlarımızın da gözyaşları 6 şubattan bugüne hiç kurumadı. İnsanlarımızın çoğu elinden ne gelebiliyorsa onu yapmaya çalıştı ve çalışıyor. Bugün, milyonlarca insanımız depremzedeler için adeta yardım yağdırırken, enkaz altında mahsur kalanlar için bir şey yapamamanın çaresizliğini yaşıyor. Gerçekten ilk günden itibaren yapılması gerekenler plansız başladı ve devam ettirildi.
Depreme deprem illeri kadar Ankara’nın da hazırlıksız yakalandığı ve felakete geç reaksiyon verdiği maalesef çok açık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan deprem sabahı millet uyandırılıp, tüm tv kanallarından, sivil savunmacısından AFAD görevlisine, TSK çalışanından maden işçisine, ‘“enkazdan canlı kurtarma faaliyetinde bizzat bulunmuş veya bu konuda eğitim almış milletimin tüm fertlerini, Adana, Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Gaziantep Havalimanlarında buluşmaya davet ediyorum, şirketlerimizi, depremde kullanılmak üzere, elinde bulunan vinçleri operatörleriyle beraber ve depremde kullanılabilecek delici, kesici, bağlayıcı her türlü alet ve edevatı da ilave ederek, Adana, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep’e en acil bir şekilde sevk etmelerini istiyorum” diyebilirdi. Şayet THY ve Pegasus Havayollarının da tüm seferlerinin iptal edilmesi sağlanıp, bu kurtarma ekipleri bu hava alanlarına kısa sürede getirilebilseydi, en geç ilk deprem günü akşamı ve ertesi gün sabahından itibaren hızlı bir organizasyonla yaklaşık 7000 iş makinası ve 70.000 personel ile depremde göçük altında kalanlara hızla müdahale edilebilirdi. Bu şekilde 2-3 kat daha fazla insanımız kurtarılabilirdi Allah-u alem.
Tüm organizasyonun ve yönlendirmelerin sadece AFAD personeli eliyle yapılmaya çalışılması da çok ayrı bir handikap oluşturdu. Beklemeler ve gecikmeler had safhaya geldi. TSK’nın sahaya geç girdiği hususu da sıkça dile getirilmeye devam ediliyor.
2023 Pazarcık ve Elbistan depremleri, büyüklüğü ve yıkıcılığı kadar, teknolojinin ve imkanların geliştiği bu zamanda müdahalede geç kalınmasıyla da tarihteki yerini alacak. Bu da maalesef depremin kendisi kadar acı.