Ancak biz yine de Meclis’te yaşanan ve haberlere pek yansımayan çalışmaları, Meclis’in güçlü olması gerektiğine inandığımız için aktarmayı önemli görüyoruz.

Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz hafta önemli kanun teklifleri olmasına rağmen Meclis, sadece 1 gün çalışmış ve diğer iki gün ise “Başkan divanı teşekkül ettirilemediği “için sadece 1’er dakika çalışıp oturum kapatılmıştı.

Bu hafta Salı günü Meclis Genel Kurulu’nda oturum açılınca bu durum gündeme geldi

Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, geçtiğimiz hafta Çarşamba ve Perşembe günü, grubu bulunan dört partinin hazır olmasına ve Genel Kurul’da bulunmasına rağmen başkanlık divanı oluşturulamadığı için Meclis’in çalışmadığını söyledi.

Meclis Başkanı’nın görevlendirdiği AKP’li iki kâtip üyenin kendi gruplarının talimatı doğrultusunda divana çıkmayarak Genel Kurulun çalışmamasına sebep olduklarını söyleyen Kaya, bu üyelerin kendi partilerinin görevlendirilmesi ya da talimatıyla çıkıp çıkmamaya karar veremeyeceklerini anlatırken, “Adalet ve Kalkınma Partisi grubunun talimatıyla oraya çıkmayan kâtip üyeler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iç tüzüğüne aykırı olarak yetkisini ve görevlerini gasbettiler ve çarşamba ve perşembe günü Meclis çalışamadı. Bu, elbette kabul edilebilir bir durum değildir, Bu, Genel Kurulun iradesine bir saygısızlıktır, Meclis Başkanı’nın görevlendirme yazısına bir saygısızlıktır ve burada hazır bulunan milletvekillerine karşı bir saygısızlıktır.” diyerek tepkisini dile getirdi.

Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen de, bu çalıştırmama usulünün Meclis geleneklerine ve iç tüzüğüne aykırı olduğunu ilave etti.

Meclis Başkanı’nı bu konuda bir tutum almaya ve Genel Kurulu bilgilendirmeye davet eden Kaya’nın sözlerine, oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca yanıt vererek Meclis Başkanlık Divanında bu konuyu gündeme getireceğini ve Meclis Başkanıyla bu konuyu görüşeceğini söyledi. Görüşme sonucunda nasıl bir gelişme olacak bilemiyoruz. 

Meclis’in güçlenmesi için öncelikle görev milletvekillerine düşüyor. 

***

BAYKAL MENDERES’İN YAKASINA YAPIŞTI MI?

Yıllardır hep konuşulur, Deniz Baykal Kızılay meydanında Başbakan Adnan Menderes’in yakasından tutup, “Demokrasi istiyoruz, hürriyet istiyoruz” dediği, Adnan Menderes’in “Evladım, memleketin Başvekilinin yakasına yapışmışsın, daha nasıl bir özgürlük olacak?” dediği anlatılır.

CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ölüm yıldönümünde bu konuyu gündeme getiren AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e cevap veren CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, durumu Baykal’a sorduğunu “hayır” cevabını aldığını söyledi. Zengin’in “Tüh!” sözüne karşılık Başarır, “Gerçekten, biz de 2000’li yıllara kadar bu ülkede siyasîlerin yakasına yapışabiliyorduk ama şimdi maalesef ki siyasîler bu ülkede gençlerin yakasına yapışıyor; öyle bir fark var, onu söylemek isterim.” cevabı vermiş.

Karşılıklı konuşmalar sürmüş, ancak Başarır’ın dediği gibi bırakın Cumhurbaşkanı’nı, bir bakana yaklaşmak bile mümkün mü? Bir yöneticinin yakasından tutmak doğru ve kabul edilebilir bir davranış da değil, o da işin ayrı bir tarafı. Zira demokratik ülkelerde kimse kimsenin yakasına yapışma ihtiyacı duymaz. 

Hakaret etmek doğru değil, ancak siyasetçinin de eleştiriye açık olması lâzım. Çünkü eleştiri yanlış yapmayı engeller. Ama bir cümleden dolayı davalar açıldığına da şahit oluyoruz.

***

90’A TAKIŞINA BAKMIŞ MIDIR?

Mecliste gündem dışı konuşan Konya Milletvekili Mehmet Baykan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın adayları hangi kritere göre değerlendiğine dair bir yorum yapmış ve milletin oyunu neden Erdoğan’a verdiğini açıklarken, “Cumhurbaşkanımızın duruşuna, âleme meydan okuyuşuna baktı; topa vuruşuna, 90’a takışına baktı; rükûda eğilişine, secdeye varışına, Ayasofya’yı açısına baktı” demiş.

Konya Milletvekili’nin evlere şenlik yorumuna ise tepkiler gecikmemiş. Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın sözleri “hamaset” olarak nitelendirirken Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ise “Vay Mehmet Bey, vay!” demiş.

Peki, gerçekten de millet Erdoğan’ın topa vuruşuna göre mi oy verdi?