Partili Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin, Meclis’te temsil edilen parti sayısını azaltacağı söylenirken, ittifaklar içinden gelenlerle birlikte daha ilk günden 14 partiye ulaşmıştı.
Bu yönüyle Türk siyasî tarihinde TBMM’de bu kadar fazla parti ve grup temsil edilmemişti. Şu anda Parlamento’da 16 siyasî parti temsil ediliyor.
14 Mayıs 2023 seçimlerinde AKP, 266, CHP 168, YSP 57, MHP 51 İYİ Parti 44, YRP 5 ve TİP ise 4 milletvekilli çıkarmıştı. Ancak AKP içinden DSP ve HÜDAPAR, CHP içinden ise DP, SP, Deva, Gelecek Partisi’ne mensup milletvekilleri ayrılmıştı.
Seçimin üzerinden henüz iki yıl geçmeden milletvekili transferleri başladı. En çok istifa İYİ Parti’den oldu; 44 milletvekili ile Meclis’e girer parti, şu anda 28 milletvekiline düştü. Partilerinden istifa eden bazı milletvekilleri, başka partilere geçmeye başladı.
Milletvekili transferleri başlayınca Tayyip Erdoğan’ın bu konuda geçmişteki sözleri tekrar gündeme geldi.
Erdoğan, parti değiştiren milletvekilleriyle ilgili olarak şunları söylemişti: “Gönül şunu arzu eder ki; Bir insan bir partinin bayrağı altında seçime giriyorsa, o parti ile hareket eder. Ayrılıyorsa da sadece partiden ayrılmaz. Eğer dürüstse o zaman parlamentodan ayrılır. Milletvekilliğinden ayrılır. Olması gereken ahlâkî durum bunu gerektirir…”
Şamil Tayyar’ın transferler konusundaki sözlerini de burada tekrar aktarmakta fayda var. Tayyar, “Vekil transferi, sivil siyasetin itibarını zedeleyen eski Türkiye’nin kötü bir alışkanlığıdır. Gidene hain deyip geleni kutsallaştıran yaklaşım, millî iradeye haksızlıktır” demişti.
Bu sözler hâlâ geçerli mi?
AKP’nin, seçimden bu yana transfer ettiği milletvekili sayısı 7’e ulaştı. Bu vekillerden 5’i İYİ Parti, 1’i Yeniden Refah, 1’i Gelecek Partisi’nden… 23 Şubat’taki kongreye kadar ya da kongrede bu sayının artması bekleniyor.
Erdoğan, acaba seçildiği partiden istifa edip, AKP’ye geçen milletvekilleri için de aynı düşüncede mi? Bir de parti değiştiren milletvekilleri, Erdoğan’ın bu sözleri karşısında ne düşünüyor? Merak ediyoruz.
***
“Yeğenim…”
Mülâkatın tartışıldığı, atamalarda kayırma ve torpil iddialarının gündemde olduğu bir dönemde yaşanan bir hadise, AKP’yi destekleyenler arasındaki bile tepki çekti.
Adlî Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdarî Yargı Hâkimleri Kura Töreni’nde, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in mikrofonu alarak, adaylar arasında bulunan yeğenini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tanıtması tartışma meydana getirmişti. Ardından da yeğeni atandı.
Kendisi de hukukçu olan Zengin, bu durumu eleştirenlere karşı bir özeleştiri yapmak yerine, kendisini eleştirenleri suçlaması da dikkat çeken başka bir husus oldu. Zengin’in daha sonra yeğeni ve Adalet Bakanı ile de bir fotoğraf çektirdiği de ortaya çıktı.
Bu olay normal karşılanacak bir durum değil: İktidara yakın gazetecilerin bile “vahim” olarak nitelediği bir hâdise olması da dikkat çekiciydi.
***
Soru sorabilmek
Hükûmeti destekleyen bir gazeteci, ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın uçak biletlerini kendisinin karşılamasını doğru bir tavır olarak değerlendirerek, onu tebrik etmiş.
Başka bir gazeteci ise bu yoruma şu cevabı vermiş: “Erdoğan, AKP kongrelerine neden bizim paramızla, devletin uçağıyla gidiyor? Samimiysen, zerre cesaretin varsa bunu gündeme getir de görelim. Vallahi, ‘Aferin. Helâl olsun’ diyeceğim…”
Erdoğan bir zamanlar, “Hiç çekinmeyin, yüzümüze hakikatleri haykırın. Haykırın ki hatamızı görüp kendimizi düzeltelim” demişti. Peki, akredite gazeteciler bu konuyu kendisine sorabilecek mi?
Ne zaman bu sorular sorulabilse işte o zaman en doğrusu yapılmış olur…
***
Bir günde 1 dakika çalışma
Türk tipi partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Meclis’in denetim yetkisi önemli ölçüde azaltıldı. Güvenoyu, gensoru, bütçeyi veto hakkı kaldırıldı. Denetim yetkilerinden birisi olan yazılı soru önergeleri ise yasal süre olan 15 gün içinde cevaplandırılmıyor.
Geçtiğimiz Çarşamba günü Meclis Genel Kurul çalışması sadece bir dakika sürdü.
Oturumu yönetin Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, “Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53’üncü Birleşimini açıyorum. Çankırı’dan misafirlerimiz var, hepsini selâmlıyoruz. (Alkışlar) Çerkeşliler var mı? Elini kaldırsın. Hoş geldiniz. Herkes Çerkeşliymiş. Başkanlık Divanı teşekkül etmediğinden çalışmalarımıza başlayamıyoruz” diyerek oturumu kapattı.
Tutanaklara “Kapanma Saati: 14.01” diye geçti.
Böylece haftada üç gün çalışan Meclis Genel Kurulu, bir günlük çalışmasını 1 dakikada tamamlamış oldu. Ertesi gün de aynısı yaşandı…