"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Makam meselesi -3

Mehmet ÇETİN
13 Temmuz 2024, Cumartesi
Makam, sabit değildir

Dünya imtihan dünyasıdır ve imtihana muhatap olanların makamı da sabit değil ve fakat melekler gibi mücahede ve terakkiyata muhatap olmayan mahlûkatın makamı ise sabittir.1  

İnsan; en güzel kıvamda yaratıldığı ve ona en câmi istidat verildiği için en aşağı kademeden en yüksek kademeye, ferşten arşa kadar olan mana ve makamlara düşebilir ya da yükselebilir bir imtihan meydanındadır.2

Söz ve kelâmın da manasına göre makamı değişir. Her sözün makamı aynı olmadığı gibi sabit de değildir. Dolayısıyla makamı ihraz eden dikkatli olmalı, evet makam vardır ve fakat sen orada sabit değilsin!

Âlemin yaratıcısı, âlemde sabit makamları vaz etmiş ama o makama namzet olan, kendini orada sabit zannetmemeli.  

Makam, mana münasebet

Kasdedilen mana, makamın sultanıdır. O hâlde makamda ruh, manadır. Makam, manaya hizmetkârdır.3 Ehem-mühim karıştırılmamalıdır. Evet, makam mühim ama mana ehemmiyetlidir. Binaenaleyh aralarındaki münasebet çok hassastır.

Makam, nur münasebetİ

“Yumurtaların envaında ve nutfelerin aksamında ve çekirdeklerin esnafında ve tohumların ecnasında kaderin ayrı ayrı yazdığı evamir-i tekviniye cihetiyle ayrı ayrı makam ve nur sahibi oluyorlar.” 4

Otuzuncu Söz’den naklettiğimiz bu ifade ile makamın nur ile bir münasebeti var.  Buna göre bütün mevcudatın hakikati, Hak isminin nurları, esmasının tezahürü ve sıfatının tecellisi5 zaviyesinden bakıldığında her bir makamın, o makamda tecelli ile tezahür eden bir nura sahip olduğu anlaşılır. 

Ruh, cisme hâkimdir. Cansız maddelerde ise onlarda kaderin yazdığı yaratılış kanunları hükümrandır. Dolayısıyla onlar, kaderin manevi yazısına göre İlâhi isim ve sıfatların birer tecelli ve tezahürüne vesile olmasıyla makam ve mevki ile nizam alabiliyorlar. İşte bu mana ile kendisinde tecelli eden isim ve sıfatın nuruyla bir makama erişir.

Güneş, ziyanın menba olurken, ay ise o ziyanın tecellisi ile o ışığın nuruyla makam sahibidir.

Yumurta, nutfe, çekirdek ve tohumlar için de aynı şey söz konusudur. Bunlar genelinde haktır, gerçektir, müşahhastır ama kendi içinde sınıflarına ayrılıp mücerret hâlinde ise ayrı ayrı makam, ünvan alırken özelindeki hüviyetiyle genelindeki vasıfların nuru oluyorlar.   

Yumurta; tavuk, kaz, hindi, serçe, tavusun her bir nev’i, Allah’ın koyduğu kanunun icrasıyla kendi nev’inin makam ve nurun sahibi oluyor.  

Nutfe; kadın ve erkeğin genlerini taşıyan meni suyu olurken üremeye yönelik yaratılış kanunuyla evlâd kısmında bir makam ve nur sahibi olurken atanın vasfının ondaki tecellisi zuhur ediyor. 

Çekirdek, tohum; genetik bilgilerin taşınmasında umumî isim olurken, kayısı çekirdeği, haşhaş tohumu gibi sınıflanmayı anlatan hâliyle de o sınıfa ait bir makam ünvanı olup o nev’de tecelli eden nuruyla da vesile olduğu Rabbanî tesbihat, hayatî hizmetleriyle de her şeye ihata eden ilmî kanunun alâmeti oluyorlar.     

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursi, Sözler 

(2016), s. 393 (24. Söz)

2- Bediüzzaman Said Nursi, Sözler 

(2016), s. 356 (23. Söz)

3- Bediüzzaman Said Nursi, 

Emirdağ Lâhikası (2016), s. 105 (41. Mektup) 

4- Bediüzzaman Said Nursi, 

Sözler (2016), s. 628 (30. Söz)

5- Bediüzzaman Said Nursi, 

Sözler (2016), s. 536 (26. Söz)

Okunma Sayısı: 1308
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nahit Topaloğlu

    16.7.2024 15:07:53

    Mehmet kardeşim, Yazınızda ilmâ ile ilgili bazı yerleri Sarıya boyayarak tensibinize sunmuştum. Ya size gönderilmedi, veya kayda değer bulmadınız; orasını bilmiyorum. Fakat şu ifadeyi de boyamıştım:"Güneş, ziyanın menba olurken,." "Ziyanın menbaı" olmalı, iyelik eki sehven unutulmuş; bunu nazara vermiştim. Bâki selamlar kardeşim. Fî emânillah!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı