En son ne zaman, zulme ve zalime karşı çıkıp, hakkın, adaletin ve mazlumun yanında yer aldınız?
En son ne zaman, bir yetimin başını okşayıp onu sevindirdiniz?
En son ne zaman, işinden, eşinden, aşından edilip, sonra suçsuzluğu ortaya çıkan; fakat hâlâ sosyal ölüme terk edilen bir dostunuzun hal ve hatırını sordunuz?
En son ne zaman, bir kader mahkûmu arkadaşınızı cezaevinde, hasta bir ahbabı hastanede ziyaret ettiniz?
En son ne zaman, küs olduğunuz bir kardeşinizle barışıp helâllik istediniz?
***
En son ne zaman, vakit ayırıp bir deniz kıyısında veya ormanda kendinizle yürüyüşe çıktınız?
En son ne zaman, temiz havayı taa ciğerlerinize kadar doldurup ‘Elhamdülillah’ diyerek nefes aldığınıza şükrettiniz?
En son ne zaman, çimenlere sırtüstü uzanmış elleriniz başınızın altında, masmavi gökyüzündeki bembeyaz bulutlara bakarak hayal kurdunuz?
En son ne zaman, bir bebeğin Cennet güllerini andıran tebessümü ile içinizi ısıttınız?
***
En son ne zaman, sizi heyecanlandıran zihninizi kışkırtıp, yeni bilgilere açlık hissettiren müthiş bir kitap okudunuz?
En son ne zaman zikir, fikir, şükür görevini ifa ederek bir meyveyi dalından yeme zevkini yaşadınız?
En son ne zaman, fırından yeni çıkmış ekmek kokusunu ciğerlerinize çekerek, elleriniz yana yana bir somunun ucunu koparıp iştahla yediniz?
***
En son ne zaman, annenizi babanızı ziyaret edip hayır duâsını aldınız? Annenize bir bebek gibi nazlanıp, şefkatini bütün hücrelerinizde hissettiniz mi? Ve sevdiklerinize en son ne zaman bir gül hediye ettiniz?
En son ne zaman, bir bahar yağmurunda ıslanıp hafiflediğinizi hissettiniz? Yağmur sonrası mis gibi toprak kokusunu hissedip; yaratılış toprağı ile çürüyüp karışacağınız toprağı tefekkür ettiniz?
En son ne zaman, son durağımız olan bir mezarlıkta gözleriniz yerde, yavaş yavaş yürüyerek göçen sevdiklerinizi ziyaret ettiniz? Kendi ölümünüzü, yaptıklarınızı, hesabınızı düşünüp ürperdiniz?
En son ne zaman ...?
***
Bütün bu sorduklarım önce kendi nefsimedir. Dünyanın hay-huyu bitmez dostlar! Bütün emeller bu dünyada gerçekleş(e)mez..
Ömür gelip geçiyor.. Hayatı geriye sarmak veya tekrarını yaşamak mümkün değil...
***
Gelin kendinize bir iyilik yapın bugün. Biraz yavaşlayın. Hıza ve haza kapılıp, hayatı ve sevdiklerinizi ıskalamayın. Hadiselerin sizi ezmesine, peşinden sürüklemesine izin vermeyin. Gündemin mahkûmu değil, kendi gündeminizin hâkimi olun.
Hayatı; bir köle gibi değil, Rahman’ın aziz bir misafiri olarak, bir sanat icra eder gibi şükürle yaşayın. Tadına ve farkına vararak, dolu dolu, istikamet ve muhabbet üzere devam etsin yolculuğunuz.
***
Unutmayalım ki; ölüm bir gün bize de gelecek ve yaptığımız her şeyden hesaba çekileceğiz.
Ve.. Unutmayalım ki; son pişmanlık hiç fayda vermeyecek.
Dostluk ve muhabbet üzere kalınız efendim.