Zaman Hızla İlerliyor
Artık 2025’e ramak kaldı. Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu olduğu gibi, bir yıllık zaman diliminin de bir başlangıcı ve bir sonu vardı.
Nasıl her ayın, her haftanın ve her günün de bir başlangıcı ve bir sonu vardır…
Ömrün de bir başlangıcı ve bir sonu olduğu muhakkak.
Zaman hızla ilerliyor. Zaman yağın ateşte eridiği gibi eriyor. Ömür dakikaları bir bir geçiyor.
Zaman dilimleri arasındaki geçişler, zaman birimlerini iyi değerlendiren insana bir heyecan veriyor. Çünkü her bir yeni zaman diliminde yeni ve farklı hareket alanı kazanıyor insan. Geçmişin hatasını kavrıyor ve yeni zamanda daha hatasız bir iş plânı ile hayata yeniden sarılıyor.
Hayat Eğlence Değildir
Hayat eğlence değildir. Hayat gayret, hareket ve iş demektir. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle, hayat bir faaliyet ve harekettir.1
Hayatı sırf bir eğlence olarak algılayanların, hiçbir zaman diliminde alacağı hiçbir yeni coşku ve heyecan yoktur. Çünkü fânîdir, şükürsüzdür ve bitecektir. Hesabını da insanın omuzunda bırakacaktır. Kur’ân’ın “Yevmü’d-Dîn” dediği Hesap Günü2 ise, böyle şükürsüz geçirilen zaman dilimlerinin hesabının sorulması için kurulan büyük bir mahkeme-i kübra olarak önümüzde bekliyor.
Hayatı bir faaliyet ve hareket olarak algılayanların ise, her yeni zaman diliminde alacağı çok şey vardır. Hareketiyle, faaliyetiyle, iş heyecanıyla o hep yeni ürünlerin, yeni eserlerin, yeni neticelerin, yeni şevklerin peşinde olacaktır. Şevki hiç kırılmayacak, her yeni zaman diliminde hep artacaktır. Yeni bir umutla işe sarılacaktır.
Meyve Verecek İşler Yapmalı
Her yeni gün, bizim olmayan, içinde lütfedilen nimetlerle beraber hiçbir şeyini bizim yapmaya kadir olamadığımız, yepyeni fırsatları barındıran birer altın pırlantadır. Lamı cimi yok; şükür ister.
İşini, gayretini, himmetini Allah için kıldığında insan, uğradığı bütün zaman dilimlerini, her yeni yılı, her yeni günü birer şükür yumağı kılmış, ebediyete mal etmiş olur.
Bu onun için kârın büyüğüdür. Bu durumda zamanın ha bire geçip durması onu yılgınlığa düşürmeyecek, bilâkis her yeni zaman onu ebediyete bir adım daha yaklaştırdığından ve amelini ebediyete taşıdığından, ona eşsiz sevinç verecektir.
Gayretli insan, geçip duran zaman dilimleriyle, dünya hayatının da bir gün geçeceğini, fakat hemen ardından yeni bir zaman dilimi olan kabir zamanının gireceğini; kabir zamanının da nihayet bir gün geçeceğini, fakat hemen ardından insanın yeniden dirilişiyle yeni bir zaman dilimi olan mahşer gününün geleceğini aklından hiç uzak tutmaz. Gayretlerini kabri ve mahşeri hesaba katarak sürdürür. Kabirde ve mahşerde işe yarayacak şeyler yapar. Yüzünü kara çıkaracak işlerden sakınır.
Nihayet mahşer gününü de geride bırakan ve ebedî hayatı bütün ihtişamıyla önüne katan yeni zaman dilimlerinin geleceği müjdesi, gayretli insanda büyük bir yaşama sevinci meydana getirir.
Çünkü buradaki her gayretinin orada meyveye duracağını bilir. Buradaki her ıstırabının, orada rahmete ve merhamete döneceğini bilir.
Orada meyve verecek işler yapar. Orada çiçeğe dönüşmeyen işlere burada meyletmez. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, fânî dünyada kalacak işleri terk eder, ahirette kendini kurtaracak işlere yönelir. Ebedî hayatını kurtarmaya çabalar.
Böyle insana ise Allah’ın rahmetinin, inayetinin, lütfunun ve kereminin ulaşması zor olmaz. Böyle insanın azını Cenab-ı Allah çok sayar, hatalarını bağışlar, günahlarını örter ve ona “Kullarımın arasına katıl ve Cennetime gir!”3 diye hitap buyurur.
Artık kendisine böyle hitap edilmiş insanın mutluluğunu gölgeleyecek başka bir mutluluk düşünülebilir mi? Bu insanın sevincine ve coşkusuna sınır ve son olur mu?
Dipnotlar:
1- ESDE, Münazarat. s. 218.
2- Futiha Suresi: 4.; İnfitar Suresi: 15-19.
3- Fecr Suresi: 29, 30.