"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhteşem tablo

M. Latif SALİHOĞLU
28 Mart 2017, Salı 00:05
Geçen hafta sonu günlerinin her saatini dolu dolu geçirdik: Şevk dolu, heyecan dolu, uhuvvet-muhabbet dolu, azim, gayret, kararlılık dolu...

Önce, ilim ve irfanla yoğrulmuş yetişmiş kabiliyetlerin akademik seviyedeki feyizli, bereketli masa çalışmalarına şahit olduk.

İki gün süren bu heyet çalışmaları neticesinde, ortaya iyice hazmedilmiş manevî gıdalar ve topluma huzur verici hakikat pırıltıları çıktı.

Bunlar, ayrıca derlenip toparlanarak, kısaca “Adalet Paneli” için toplanan binlerce fedakâr hazirûna sırasıyla takdim edildi. Aynı anda, elektronik-dijital medya vasıtalarıyla Türkiye’nin, hatta dünyanın her tarafına...

Hele, en son Beylikdüzü’nde yapılmasına karar verilen “Bediüzzaman ve Adalet Paneli”ndeki o insan manzarası, cidden eşine ender rastlanan bir mâna tablosunu yansıtıyordu.

Âcizâne, o coşkulu tablodan kendi fikrimce çıkardığım mâna zincirinin bazı halkalarını şöylece ifade etmek isterim.

Evet, Pazar (26 Mart) günü İstanbul Beylikdüzü’nde Nurânî bir gaye ve hizmet için içtima eden o cemaat-i uzmada;

1) Bütün Türkiye’nin, orada bir şekilde temsil edildiğini gördüm. Vatanımın hemen her köşesinden fertler ve gruplar halinde gelen fedâkâr insanlar vardı orada. Cidden, özellikle “temsil kabiliyeti” en yüksek sevideki ender toplantılardan biriydi.

2) Şefkat kahramanları olan hanımların, bu Nurânî hizmet zincirinde, erkeklerden hiç de geri kalmadığı bedâhet derecesinde görülmüş ve anlaşılmış oldu. İki salondan birini onlar doldurdu. Yetmedi, mescide taştı. Dahası, onlardaki şevk, heyecan, arzu ve iştiyakı, anlatmak, tarif etmek bile zor.

3) Gerek erkeklerde ve gerekse hanımlarda en dikkate değer bir hâl-vaziyet de “Dâvayı, hizmeti sahiplenme şuurunun had safhada” olmasıydı.

4) Şahsiyet-i mâneviye bağlı halis, sâdık Nur Talebelerinden müteşekkil Yeni Asya camiası, defalarca engellenmeye çalışılan ve türlü baskılarla geri adım attırılmak istenen Nurânî hizmetlere tam sahibiyetle beraber, ayrıca dosta-düşmana gayet net bir şekilde şu mesajı vermiş oldu: Nur hizmetini engelleme teşebbüsleri, bizi asla korkutamaz, yıldıramaz, vazgeçiremez. Bilâkis, bizi daha da birleştirir, kaynaştırır, gayrete sevkeder, cûş û hurûşa getirir.

5) Yapacağımız her türlü hizmeti, emniyet, hakkaniyet ve müsbet hareket dairesinde yaparız. Kimseyi üzmeye, kırmaya doğrudan bir kastımız yok. Hizmetimizi meşrûiyet içinde kalarak, temel insanî, hukukî ve demokratik haklarımızı kullanarak yapma emelinde ve gayretindeyiz. Buna da kimse mani olamaz ve tanımayız.

6) Lokal ölçekli ayrılıklar, bölünmeler, çekişmeler, umumî hizmetlerin önüne geçmez, geçmemeli. Umuma yönelik hizmetler ve mesajlar, aynı zamanda “İttihad-ı Nuriye”yi temine yönelik olup, dolayısıyla “İttihad-ı İslâm”a hizmettir.

7) Risâle-i Nur’u tahrif çabası; hemen ardından konulan bandrol engeli ve nihayet Risâlelerin inhisar altına alınma çabası, nasıl hukuk zemininde ve müsbet hareket çerçevesinde kalınarak aşıldı ise, sair Nurânî programların önündeki engellerin de yine aynı ölçü ve prensipler manzumesiyle aşılması hem mümkün, hem de vâkidir.

8) Risâle-i Nur ve Bediüzzaman’lı programların, dostlara ve ehl-i imana ümit, cesaret ve teselli verdiği gibi, zalimlere, zorbalara, münafıklara ve gizli din düşmanlarına da korku ve yeis veriyor. Türkiye’nin her yöresinden gelip aynı dâvâ etrafında pervâne olan insanlar ve onların teşkil etmiş olduğu şahs-ı mânevî, türlü yalan ve çarpıtmanın ortalıkta kol gezdiği, korkunun dağları sardığı bir vasatta, büyük bir ferâgàt ve cesaret örneği sergileyerek, milyonların yüreğine su serpmiş, fikir ve hissiyatına tercüman olmuştur.

Cenâb-ı Hak, şu “cemaat-i muazzama”nın bu harikulâde hizmetini kabul, makbul ve dâim eylesin.

@salihoglulatif: Bir siyasî EVET-HAYIR tercihini bile tutup HAÇLI-HİLÂL savaşına çevirenler, "Doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu"n ne olduğunu bilemez, anlayamaz, anlatamaz, gösteremez...

Okunma Sayısı: 7024
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah TUNÇ

    28.3.2017 15:07:11

    Allah aşkına nedir bu siyasal islamcılardan çektiklerimiz.Gerçi siyasalla beraber, islam gibi mukaddes bir kelimeyi telaffuz etmeği hiç etik bulmuyorum. Fakat başkada nasıl ifade edilir bilemiyorum. Her referandum ve özellikle seçim dönemlerinde bu siyasi anlayışta olanlar hep ayak bağı olmuşlardır.En çok bu kitle Nur talebelerini rahatsız etmişlerdir.Uzlaşmaz tutumları,hissi ve tarafgir yaklaşımlarıyla hep üzüntü kaynağı olmuşlardır. Şahıs odaklı ve arzi içtihatlarıyla hep kaosa,kargaşaya ve sosyal keşmekeşliklere sebebiyet vermişlerdir. Bugün bunun en dehşetli halini yaşıyoruz.Çünkü Risale-i Nur okuyanların büyük bir kısmı bu cereyana takılmış durumda.Takılmak ta ne kelime,bunun meclub ve meczubu olmuşlardır.O kadar hızlı ve şiddetli savunuyorlar ki siyasalcıları çok geride bırakmış durumdalar.Öyle fanatikleri var ki bunlara söz anlatmak mümkün değil.İşte size dehşetli hal.Yazı güzel olmuş.İçimizi ferahlatan,serinleten aşk ve şevk veren bir yazı.Ağzına sağlık sevgili yazarımız.

  • Toygar

    28.3.2017 09:58:25

    "Muhteşem tablo" deyince insanlar, ellerinde fetih kılınçlarıyla görünüşte kudretli akıncı falan beklemesinler sakın. Biz, gözleri görmeyen bir kardeşimizle geldik oraya. İstanbul'da aracımıza binen ve kendi başına yürüyemeyen, "biz üstadın talebesiyiz, bizi de götürün" diyen amcayla teyzeyi de aldık getirdik. Kalabalık içerisinde bakanlar, vekiller, bürokratlar yoktu (çok şükür). Ama büyük bir yürek vardı. Üstadları için oraya akın eden, gariplerin sahiplendirildiği bir kudsî davanın yolcuları vardı. Davanın büyüklüğünü şahısların çokluğunda ve kerametinde aramayan, Rabbine kul olmak ve adalet, hak ve hukuku Allah rızası için aramak nasiplisi insanlar vardı. Akif'in deyişiyle "Bedrin arslanları ancak belki bu kadar şanlı idi". Görebilene. Ne mutlu!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı