"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dinden soğutan günahkâr siyaset

M. Latif SALİHOĞLU
05 Ağustos 2024, Pazartesi
Yaşadığımız en büyük bir sevinç ve saadet hali, muhtaç ve müştak bir insanın sizinle hidayet dairesine girmesidir. Böyle bir neticeye şahit olduğunuzda, dünyanın en bahtiyar insanı oluyorsunuz.

Esasen, kanaat ve itikadımız da bu merkezdedir. Zira, “Birinin sizinle iman ve hidayet dairesine girmesi, sahra dolusu kırmızı koyun (deve) sadaka vermekten daha hayırdırı.”

İnsan böyle bir hayırlı işe vesile olmak için neler yapmaz, neler vermez…

İşte, hakikat-i hâl böyle iken, bazıları da nice biçarenin dinden-imandan soğutmasına sebebiyet vermekle meşgul oluyor. Bilhassa, geniş siyaset dairesinde etkili-yetkili mevkide olanlar…

Bazen öyle fahiş hatalar yapıyor, öyle aleni yalanlar sıralıyorlar ki, insan hayret ve taaccüp içinde kalıyor.

Onların hata ve günahını elbette ki dine-İslâma mal etmemeli ve edilmez de. Lakin, dinde tahkiksiz olanlar, imanda taklidi gidenler, sathi bilgilere sahip olanlar, tepedekilerin söz ve davranışlarına bakarak tesir altına giriyorlar. Onların hareketlerinden yola çıkarak değerlendirme yapıyorlar. Şüphesiz, her iki taraf da yaptıklarından mesuldür.

*

Neredeyse Allah’ın her günü, yukarıda ifade ettiğimiz dine mal edilen talihsizliklerle karşılaşıyoruz. Bilhassa canavarlaşan siyasette ve azgınlaşan ticarette yalancılık, dolandırıcılık, sahtekârlık öyle bir ayyuka çıktı ki, daha üzerini örtme imkânı kalmıyor. 

Dinin esasına muhtaç ve müştak durumda olan kimselerden şu tarz sözleri işitiyoruz: Eğer din bu ise, eğer İslâmiyetin ruhu, esası, hakikati böyle ise, kalsın, biz ondan almayalım. Ondan uzak duralım. O da bizden uzak dursun.

Cidden çok acı bir durum. Güya dine hizmet ediyorum diye, nice insanın dinden mahrumiyetine sebebiyet veriliyor. Üzülmemek, teessür duymamak elde değil.

*

Bir ülkenin idaresine siyaset lazım olduğu gibi, hakkaniyet ve adâlet de lazım. Bir toplumun hayatı bunlarsız olmaz, bunlarsız düşünülemez. Yani, bu iki unsur, devlet ve cemiyet hayatımızın “olmazsa olmaz”ları arasında. Hatta, üst sıralarında yer alır.

Ne var ki, bunların da kendi içinde meşrûtî bir yapısı var. Yani, birtakım şartlar, usûller ve kaidelere bağlı olarak işleyip giderler. Aksi halde, siyaset bir zulüm ve tahakküm vâsıtası haline gelir. Adâlet de, cânilerin ve zalimlerin kayırıldığı, mâsum ve mazlûmların ise ezildiği, hak ve hukuklarının çiğnendiği bir mekânizmaya dönüşür.

Hele ki, söz konusu zulüm ve adaletsizlik dinin mukaddesatı kullanılarak yapılıyorsa, orada cinayetin en büyüğü işleniyor demektir. Acaba, din alet edilerek insanları dinden soğutmaktan, uzaklaştırmaktan daha büyük bir cinayet var mı?

*

Esasen, bu meselenin ehemmiyet ve ciddiyetine binâendir ki, ismi unutulmazlar arasına girmiş olan bazı İslâm büyüklerinden çarpıcı misâller verilir.

Meselâ: Hz. Ömer’in (ra) âdî (basit, sıradan) bir Hıristiyan ile; Hz. Ali’nin (ra) hırsız bir Yahudi ile; Selâhaddin-i Eyyübî’nin miskin bir Hıristiyan ile; Fatih Sultan Mehmed’in bir Rum mimar ile muhakeme olunması ve tarafların mahkemede eşit ve âdil şekilde muâmele görmesi gibi...

Nitekim, ömrü sürgünlerde, hapislerde ve mahkemelerde geçmiş olan Bediüzzaman Said Nursî de, muhtelif mahkeme müdafaalarında yukarıdaki misâlleri hatırlatarak, karşısındaki hâkimlerin vicdanına seslenmiş, onları insaf çizgisine çekerek, kararlarında onları “âdil ve bîtarafâne” davranmaya dâvet etmiştir.

Evet, tarihteki bütün bu güzel misâller, güzel ve itibarlı insanların örnek davranışlarının bir yansımasıdır. 

Bu noktada duamız şu olsun: Rabbim günümüz idarecilerine de mazideki aynı o güzel ahlâk ve karakterden pay ve hisse nasip eylesin.

Okunma Sayısı: 2363
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yahya

    10.8.2024 10:38:33

    Tevekkeltüalellah. Ben, gam ve kederimi sadece Allah'a arz ediyorum.

  • Hüseyin İlhan

    5.8.2024 19:47:00

    Aziz üstadımızın 'Kurt gövdenin içine girince,diyerek ikaz ettiği haldeyiz.Din adına çıkıp Allahın men ettiği ne varsa onu cemiyete enjekte edenlerin,din adına diyerek 7 kebair'i işleyenlerin din ve dindara verdiği zarardan yüce rabbimize sığınırım.

  • Cengiz A.

    5.8.2024 16:20:56

    Güzel yazınız için çok teşekkürler. Kitabın ortasından yazmışsınız. Umarım ders alınır ama pek öyle görünmüyor.

  • Said Yüksekdağ

    5.8.2024 14:57:18

    Önemli bir konuya temas etmişsiniz ağabeyim. Dindar görünümlü olup da dine zarar veren bu siyasîler yüzünden dinden, imandan soğuyan çok kişiye tanık oldum. "Bunlar dindarsa ben dinsizim" diyeni bile duydum. Dehşetli bir durum bu. Buna sebep olanların, âhirette kaldıramayacakları büyük bir vebaldir. İnsanlarımızın ekserîsi ne yazık ki imanı taklidî olduğu için namazdan ve niyazdan soğuyabiliyor. Bu da bir kez daha gösteriyor ki zaman imanı kurtarmak, tahkikî yapmak ve muhafaza etmek zamanıdır.

  • Semanur Tunoğlu

    5.8.2024 10:36:35

    Sosyolojik olarak siyasal islam ideolojisi bu toplumun bir gerçeği. Burda bu ideolojiyi eleştirmek alternatif ideolojinin neden daha sağlıklı olduğunu izah etmek şart. Menderes gibi bir lider olsa, Demokrat parti gibi bir ladro olsa eleştiri sizin yaptığınız gibi olabilir. Demokrat parti varken, Menderes varken başka ideolojilerin peşinden gitmeyin demek doğru olur. Ama şu konjöktürde ilk olarak yapılması gereken alternatif ideolojinin sorgulanmasıdır. Siyasal islama gitme dediğimiz adam nereye gideyim diye sorduğu zaman ne cevap verebiliyoruz ona bakmak lazım.

  • Erhan

    5.8.2024 10:23:28

    Günümüz siyasetçileri, hele hele dini siyasete alet ederek, mukaddeslerimizi siyasete alet ederek, nemalanmaya çalışan siyasetçiler, korkunç derecede büyük günahlar işlemektedirler, büyük veballar almaktadırlar. ne diyordu eski meclis başkanı siyasetçi ütmekle mükelleftir diyordu, halbuki siyasetçi hak hukuk adalet demokrasi insan temel haklarının korunduğu, özgür, müreffeh, huzur dolu yaşanabilir ortamlar oluşturmakla mükelleftir. Bir ülkede hak hukuk adalet yoksa, hiç bir şey yok demektir.

  • Ayhan Aydın

    5.8.2024 09:28:35

    Siyaseti anladıkta, dindar görünümlü kullardan Allah muhafaza etsin. Tebrikler.

  • Ali TAM

    5.8.2024 00:39:45

    Faraza Cahiliye dönemine kulak asalim LAT ve UZZA diye Putlara/Heykellerin önünde toplanip onlara hitap eden insanlari düsünelim. Ey Aziz ve Kahraman Lat ve Uzza bügün büyük bir saygi ve baglilikla huzuruna geldik falan filan diye saydirsa sonra okunan Ezan ile abdest alip Camide namaza dursa ne düsünürsünüz? Hani Müsrikler gelip Peygamberimize söyle teklifte bulunmuslardi. Biz hem bizim put ilahlarimiza hem de senin Ilahina inanalim ibadet edelim. Rasulullah ASM bu teklifi siddetle reddetmisti, Olmaz böyle iman hicbir zaman kabul bulmaz!!! Eeeeeh, sen ne demek istiyorsun bakalim gelelim sayilar ne diyor onu da baskasina ayarlatmistik diyeceklere...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı