"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

14’ler, 147’ler, 5235’ler (Eminsular)-1

M. Latif SALİHOĞLU
10 Mayıs 2013, Cuma
Yakın Tarih Yazıları

"Eminsular" mı? Sakın ha!

Eylül 1961 Türkiye'sinin genel manzarası şuydu: 27 Mayıs darbecilerinin silâh zoruyla iktidardan alaşağı ettikleri Demokratlar'ın Yassıada'daki duruşmaları sona ermiş ve Başbakan Menderes ile iki DP'li bakanın idam kararı kesinlik kazanmıştı. (Nitekim, bu mazlumlar iki hafta sonra idam edildiler.)
İdamdan bir ay sonra (15 Ekim 1961) ise, Türkiye'de genel seçimler yapılacak ve rejim, genel işleyiş–gûyâ–normale dönecekti.
İşte, tam bu esnada, eski (emekli) Kara Kuvvetleri Komutanı, yani Millî Birlik Komitesi (MBK) Başkanı Org. Cemal Gürsel, genel seçimlere hazırlanan siyasî parti başkanlarını topladı ve onlara şu üç önemli konuda tehditvâri şekilde ikaz etti:
1) 27 Mayıs Darbesini tenkit etmekten şiddetle kaçının.
2) Demokrat Partiyi övmekten kaçının.
3) Eminsular hadisesini ağzınıza almayın.
Bu maddelere uyma mecburiyeti, bilâhare deklare edilerek yazılı ve imzalı hale getirildi.
* * *
Günümüz nesli, ilk iki maddenin ne anlama geldiğini az çok biliyor.
Ancak, "Eminsular" meselesinin ne olduğunu ve yakın tarihimizde yaşanmış olan bu önemli vak'anın ne mânâya geldiğini bilenlerin sayısı çok az.
Eminsular (Emekli İnkılâp Subayları), Ağustos (1960) ile Şubat (1961) ayları arasında zorla emekliye sevk edilmek sûretiyle ordudan atılan binlerce subayın kurmuş olduğu derneğin ismidir.
235 general ve amiral ile 5000 kadar mağdur durumdaki subayın kurmuş olduğu bu derneğin asıl maksadı, âdil bir mahkeme yoluyla yeniden ordudaki vazifelerine dönmek idi. Ancak, MBK'nın sert ve kesin tavrı karşısında bir netice alamadılar ve mağduriyetleriyle başbaşa kaldılar.
Gariptir ki, 2 Ağustos 1960'ta emekliye sevk edilenlerden biri de, henüz iki aydır Genelkurmay Başkanlığı makamında bulunan Org. Ragıp Gümüşpala'dır. Cuntacı kafa, en yüksek rütbeli bir generali bile dışlayıp harcamaktan çekinmedi.
Aynı dönemde ordudan atılan aşina bir başka isim ise, Binbaşı rütbesindeki Münip Yeğin'dir. Sonradan kimya profesörü olan Münip Bey, Üstad Bediüzzaman'ın talebelerinden Abdullah Yeğin'in biraderi olup Eminsular derneğinin de bir üyesidir.
* * *
Menderes ve Demokrat yanlısı diye telâkki edilerek ordudan atılan binlerce subayın kurmuş olduğu Eminsular teşkilâtından korkan cuntacılar, yine dayatma ve zorbalık yoluna başvurarak, bu derneğin faaliyetini boşa çıkarmaya çalıştılar.
Dolayısıyla da, bu 5235 sadakatli subayı bütün aile efradıyla birlikte ömür boyu mağdur etmiş oldular.
Tarihte yaşanmış olan darbe hadiselerinin hemen tamamı şahittir ki, insanların şu veya bu şekilde mağdur olması, hatta can ve mallarının telef olması dahi, darbecilerin zerre kadar umurunda değil.
Zira darbecilik, en vahşi, en zalim, en gaddar bir ruh halidir. Kandan, kinden, zulümden beslenir; ezmekten, sindirmekten, işkence çektirmekten menhus bir lezzet alır.

Darbe alkışçıları ve 147'ler olayı
 
Bir askerî cuntanın eseri olan 27 Mayıs (1960) Darbesinden sonra sergilenen dizi dizi tuhaflıklar ve maskaralıklar ile uygulanan zulüm ve baskı politikalarının çirkin yüzünü bir nebze olsun görmek için, aşağıdaki bilgileri lütfen dikkatli bir nazarla mütalâa ve muhakeme etmeye çalışın.
Darbe yapıldıktan hemen sonra, yani 28 Mayıs (1960) günü, İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar başkanlığında toplanan profesörler kurulu, yapılan kanlı darbe ile ilgili bir rapor hazırladı.
Bu rapora göre, "yapılan askerî darbe meşrû"dur ve bunun akademisyenlerce de desteklenmesi gerekiyor.
Aslen Selanik'li bir dönme aileden gelen Onar, aynı tavrını binlerce subayın ordudan atılması (Eminsular olayı) ve 1961 Eylül'ünde siyasilerin idam edilmesi hadisesinde de sergiledi; tıpkı, darbeye olduğu gibi, idamlara da alkış tuttu.
Ne var ki, aynı şahıs, darbeci cuntanın üniversiteler üzerindeki tasarrufu (28 Ekim 1960: 147'ler olayı, ) karşısında derhal tavır değiştirdi ve darbecileri protesto maksadıyla rektörlükten istifa etti.
(Darbeci komite tarafından, işine son verilen öğretim üyeleri hakkında çıkartmış olduğu 114 sayılı kànun için "Vazifeden affına dair kànun" tâbiri kullanıldı.)
Evet, o tarihte çeşitli üniversitelerden 147 akademisyeni (profesör, doçent, asistan) üniversiteden attıran Millî Birlik Cuntası, daha evvel, içinde generallerin de bulunduğu 5235 subayı ordudan atmış, atmakla da kalmamış, bütün insanî hak–hukuk arama imkânlarını da ellerinden almıştı.
İşte, yüzlerce siyasetçi ile binlerce subayın kıyımı karşısında en ufak bir rahatsızlık duymayan Ord. Prof. Onar, üniversiteden atılan 147 öğretim üyesinin hukuku için olanca gücüyle çalışıp çabaladı.
Şüphe yok ki, üniversiteden atılanlar arasında kendi fikriyatında olan kimseler bulunmasaydı, o buna da "Oh olsun!" diyecek ve ciddî gayret gösterme cihetine gitmeyecekti.
* * *
Cunta idaresi, kendince üniversiteleri aşırı sağcı, aşırı solcu, mason ve dinci akademisyenlerden arındırmaya çalışıyordu.
İşte bu maksatla hazırlanan karma ihraç listesine dahil olan bazı âşina isimler:
Haldun Taner, Ali Fuat Başgil, Sabahattin Eyüboğlu, Tarık Zafer Tunaya, Kâzım İsmail Gürkan, Abdülkadir Karahan, Memduh Yaşa, Hilmi Ziya Ülken, Abdülbaki Gölpınarlı.
Prof. Onar'ın derdi ise, listeye dahil edilenlerden solcu ve bilhassa mason kısmını kurtarmaktı. O, bunun için çırpındı, durdu...
Burada hakkını teslim edelim ki, mücadelesinde başarılı oldu.
Nitekim, bir–iki sene sonra (Mart 1962) İnönü hükümetinin çıkarmış olduğu bir kararla, üniversiteden atılan akademisyenler tekrar görevlerine döndüler. Aynı şekilde, Prof. Onar da rektörlük görevine yeniden getirtilmiş oldu.
***
Bir sonraki bölüm:  "14'ler"in tasfiyesi

Okunma Sayısı: 9115
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı