Son yazılarımı takip edenler bilirler, özellikle kendimi de dâhil ederek İslamî düşünceye mensup olanları eleştirmiş ve örnek olamadığımız için suçluyuz kabilinden yazılar yazmıştım.
O kadar çok tebrik ve takdir maili aldım ki inanamazsınız. Ama bu eleştirilerimden güç alan sözüm ona özgürlükleri savunan bir grup, eylemlerimiz yerine inançlarımızı da hedef alan sözde beni destekler mailler yazınca, içim biraz daha acıdı. Neden mi? “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” sözünü hatırlayarak bana yaşadığımız o karanlık günleri yeniden hatırlattıkları için. En yakınlarım dâhil o günlerde yalnız bırakıldığımız ve ikinci sınıf muamelesi gördüğümüz için. İsterseniz ben size o günleri ve o günlerde yapılan haksızlıklara seslerini çıkarmayanları hatırlatayım.
Evet, şimdilerde yapılan haksızlıklara seslerini yükselten özellikle sol kesim, bu ülkede insanlar namaz kıldığı ve mütedeyyin oldukları için askerlik mesleğinden atıldıklarında neredeydiler? Askeriyeden atılan bu insanlar işe alınmasın diye dönemin Genel Kurmayı ve Hükümeti STK’lara baskı yaptıklarında hiç mi içleri sızlamadı?
Başörtüsü yüzünden kızı okula alınmayan bir babanın “Yazıklar olsun böyle babaya!” feryatlarını televizyonda izlediklerinde hiç mi akıllarına insan hakları gelmedi?
Sözde entelektüel aydınlar; 28 Şubat döneminde neredeydiniz?
“Bu üniversitede ben olduğum müddetçe namaz kılan bir tane gerici bu klinikte hoca olarak göreve başlayamaz” diyen öğretim görevlilerine hiç mi söyleyecek sözünüz yoktu?
‘İmam hatip öğrencileri Cuma namazına gidiyorlar’ diye haber programlarına konu olan pırıl pırıl bu çocuklar ifşa edilirken; “Yazıktır bu çocukların psikolojisi bozulur yapmayın!” diyecek kadar demokrat değil miydiniz?
Şimdilerde Gezi olaylarını, sizin zihniyetinizdeki insanlara yapılan insan hakları ihlallerini abartarak, gündeme getiriyor ve isyan ediyorsunuz. Samimiyetinizden şüphe etmeme rağmen haksızlıklara; kime karşı olursa olsun, hangi dine, mezhebe, görüşe, ırka, cinsiyete karşı yapılırsa yapılsın lanetliyorum. Hakkınızın yenildiği her an ve her durumda yanınızdayım. Çünkü benim için dininizin, mezhebinizin, ırkınızın önemi yok. İnsan olmanız benim için hem gerek hem de yeter şart. Keşke geçmişte yaşananlara bizlerle aynı fikirde olmasanız bile, sesinizi yükseltebilseydiniz. Voltaire’in dediği gibi “Seninle aynı fikirde değilim ama bunu söyleme özgürlüğün için canımı veririm” diyebilseydiniz.
Her gün televizyonlarda elbisesi kendinden pahalı tiplerin özgürlük konuşmalarını dinliyorum ve kendi adıma onları samimiyetsiz buluyorum (tabii ki içlerinde haksızlık kime yapılırsa yapılsın her dönem itiraz edenleri tenzih ediyorum).
Sözü yine başta kendim olmak üzere aynı zihniyete mensup olduğum insanlara getirerek bitirmek istiyorum. İnsanlar sizinle aynı düşüncede değiller diye yaptığınız yanlış uygulamalara katılmıyorum. İnsanları etiketlemenize, tasnif etmenize katılmıyorum…
Dikkat edin sizler bu toplumun tuzusunuz, et kokarsa tuzlarlar, ya tuz kokarsa ne yaparlar?