Bence danışmanlık, insanları yargılamadan, onlar hakkında hüküm vermeden onları anlamaya çalışarak onlarla birlikte sorunlarını çözmeye çalışabilmenin diğer bir adıdır.
“İyi bir eğitim almış, çevresi tarafından sevilen biri neden eşini döver?”
“Her türlü ahlakî referansı sosyal ilişkilerinde gösterebilen biri neden bir çocuğu taciz eder?”
“Her türlü maddî imkânlara sahip biri neden hırsızlık yapar?”
“Her ikisi de çok iyi birer insan olan karı koca neden boşanır?”
Soruları uzatmak mümkün ama bir şey dikkatinizi çekmiş olmalı; bu ve buna benzer sorular aklınıza pek yatmıyor değil mi?
Aldler’e göre; “İnsanın yapması en zor olan şey, kendini tanıması ve kendini değiştirmesidir.” Ve aslında her terapi danışanı değiştirmeye, dönüştürmeye çalışmanın bir başka adıdır; her ne kadar terapistlerin çoğu bunu bu şekilde ifade etmese de. Eskiler “kendini bil” diye buyurmuşlardır ama psikolojide insanın kendini arayışı oldukça dallanıp budaklanan bir meseleye dönüşmüştür. Çağdaş psikologlar, insanları değerlendirmek için “Büyük Beş” olarak bilinen dışadönüklük, uyumluluk, sorumluluk, deneyime açıklık ve nevrotiklik faktörlerini kullanır. Bugün “kişilik tipi”mizi belirlemeye yarayan sayısız test vardır (Bunlardan bir tanesi de bizim geliştirdiğimiz ve yurt dışında yayınlattığımız Taştan Kişilik Tipi Ölçeğidir). İstatistiksel anlamda nedenli geçerli olduklarına dikkat etmek şartıyla bu testlerin bazıları gerçek bir içgörü kazanmanıza yardımcı olabilir.
İşte tam da bu sebeplerden dolayı insanı tanıma serüvenine dâhil olmadan bu ve benzeri sorular size mantıklı gelmemeye devam edecektir.
-İyi bir eğitim almasına rağmen eşini döven birinin çocuklukta kendisinin de dayak yediğini veya babasının annesini dövmesine şahit olduğunu,
-Bir çocuğu taciz eden birinin çocuklukta kendisinin de tacize uğradığını,
-Hırsızlık yapan birinin çocuklukta ebeveynleri tarafından hırsızlığa teşvik edildiğini veya çocuklukta hırsızlıkla ilgili dinlediklerinin hep kahramanlık tarzında anlatıldığını,
-Boşanan çiftlerin anne ve babalarının da boşandıklarını ve yukarıda verilen olumsuz örneklerin bu insanların bilinçaltına kaydedilerek kendini ispatlayan kehanet gibi daima hep karşılarına çıktıklarını düşündünüz mü?
Mesela seri katillerle ilgili yapılan bir çalışmada yüzde 100’ünün çocukken şiddet gördüğü, aşağılandığı veya ihmal edildiği tespit edilmiştir. İnsan geçmişinden ve yaşadıklarından etkilenen ve hatta geçmişi ve yaşadıkları ile şekillenebilen bir canlıdır. İnsanların geçmişini ve yaşadıklarını bilmeden onları sadece yaptıklarıyla yargılamak çoğu kez yanlış teşhis koymamıza ve bize getirdikleri problemleri çözemememize neden olacaktır. Bir danışmanın yapabileceği en iyi şeylerden biri danışanın sorununu doğru anlayabilmesidir. Çünkü “İyi anlaşılmış bir sorun yarı çözülmüş sayılır.”
Bence danışmanlık, insanları yargılamadan, onlar hakkında hüküm vermeden onları anlamaya çalışarak onlarla birlikte sorunlarını çözmeye çalışabilmenin diğer bir adıdır. Çünkü insanın hangi hali ile ne zaman karşılaşacağınızı bilemezsiniz.
Not: Bu makale henüz yayınlanmamış olan “Aile Danışmanlığı” kitabımın giriş kısmından alıntıdır.