Bu asrın müceddidi olarak Bediüzzaman insanları her konuda sahil-i selâmete çıkaracak esasları Kur’ân’dan ders alarak Risale-i Nur Külliyatı ile ortaya koymuş ve Risale-i Nur bu asrın ihtiyacına cevap verir niteliktedir.
Şuâlar’da Beşinci Şuâ’nın On Dokuzuncu Meselesi’nde “bu asırda gelecek büyük mehdinin siyaset, diyanet, saltanat, cihad dairelerinde çok icraatlarının olduğu” belirtilmektedir. Bu sebeple Risale-i Nur’u iyi okumak ve iyi anlamak şarttır. Nasıl ki bir uzvu görev yapmayan insan özürlüdür, sakattır. Bunun gibi Bediüzzaman’ın her yönü iyi anlaşılmadığı zaman uygulama özürlü ve noksan olur, arzulanan maksat ve netice de hâsıl olmaz.
Bediüzzaman Emirdağ Lâhikası’nda “…cihetiyle şimdi iki dehşetli manevî belâyı def ‘etmek için matbuat âlemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim” der. İçinde yaşadığımız günleri görerek Risale-i Nur’a geniş dairede çok ihtiyaç olduğunu ve vatana sokulmak istenen tehlikelerden insanları korumak ve bu tehlikeleri durdurmak için matbuat vasıtası ile Risale-i Nurlar’ın neşredilmesinin gerektiği vurgulanmıştır.
Basının, neşriyatın önemini idrak edemeyenler gazeteye karşı çıkmış ve dershanelerimize gazetenin girmesinden rahatsız olmuşlar. Bu nedenle de bu insanlar başka bir yola sürüklendiler, savruldular. Hâlbuki Bediüzzaman’ın Rehber-i Vatan, İttihad ve Terakki, Şûrâyı Ümmet, Volkan, İkdam, Mizan ve Sebilürreşad gibi gazetelerde yazılar yazmıştır. Hatta 1909’da Marifet ve İttihad-ı Ekrad adıyla Türkçe ve Kürtçe yayın yapmak üzere haftalık gazete çıkarmak ister. Mektuplarında Risale-i Nur’a destek veren, bu konuda yazılar yazan gazeteleri överek; Cevat Rıfat Atilhan, Osman Yüksel Serdengeçti, Eşref Edip gibi yazarların bu yazılarını eserlerine koymuştur. Gazete dış dünyaya açılan bir pencere olduğu için çok önemsenir Bediüzzaman tarafından. Bugün kitleler basın yayın yolu ile istenilen yola sürüklenmektedir. Gazeteye karşı çıkmak Bediüzzaman’ın bu yönünü tanımamak ve Bediüzzaman’ı anlamamaktır.
1908 yılından itibaren Bediüzzaman Ahrarları desteklemiş, bu destek Demokrat Parti ile devam etmiştir. Daha sonrada Nur Talebeleri tarafından Demokrat Misyonu temsil eden Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi’ni desteklenmiştir. Bediüzzaman Emirdağ Lâhikası’nda “Demokratların Hürriyet-i Şeriye’ye vesile olacaklarını” belirterek onların “iktidarda kalmaları için duâ etmiştir.” Ne gariptir ki Bediüzzaman Demokratların iktidarda kalması için duâ ederken, 12 Eylül 1980’de Adalet Partisi’ni ihtilâl ile deviren ihtilâlciler bir grup arkadaşımız tarafından alkışlanarak ihtilâl desteklendi. Bu insanlar daha sonrada siyasî olarak farklı bir yola girip ihtilâl ürünü olan Anavatan Partisi ve Milliyetçi Demokrasi Partisi’ni desteklediler. İhtilâlcilerin hazırladığı anayasaya da referandum da evet oyu verdiler. Bu gruplar tarafından o gün desteklenen bu partiler şimdi siyasî partiler mezarlığında yatarken, iktidarda olmasa da geçmişteki Ahrarlar bugün Demokrat Parti ile hayatiyetini devam ettirmektedir. Açıkça görülmektedir ki bu grubun bu davranış şekli Bediüzzaman’ın siyasî ve içtimaî duruşu ile uygunluk arz etmez. Demokratların iktidarda olmamasından dolayı ülke maddî ve manevî birçok yönden zarar etmiştir. 12 Eylül 1980’de çeşitli teklifler sunarak rahmetli Mehmet Kutlular’ı kullanmak ister ihtilâlciler. Mehmet Kutlular’a yaptıramadıklarını ne yazık ki o gün ihtilâle alkış tutanlara yaptırırlar. 12 Eylül’e taraftar olup cemaati bölenleri Nur Talebeleri hatırlar ve unutmaz.
O gün ihtilâlcilere destek verip Bediüzzaman ile siyasî yönden ters düşüp savrulanlar, bugün de farklı bir şekilde savrulmaya devam ediyorlar. Bediüzzaman’ın tarifine uymayan siyasî grupları demokrat gösterip destek vermekteler. Hata yapmamak için helâket ve felâket asrı olan bu asrın müceddidi Bediüzzamanı iyi anlamak lazım. Hata yapmamanın başka da bir hal çaresi yok. Çünkü Bediüzzaman ve Risale-i Nur bu asrın pusulasıdır…
Bugün Yeni Asya birçok sıkıntılara rağmen fedakârâne bir şekilde Bediüzzaman’ın çizgisinde gazete ve dört adet dergisi ile yayın ve neşriyat hizmetlerine tavizsiz devam etmekte. Yeni Asya hiçbir maddî çıkar gözetmeden tavizsiz bir şekilde yoluna devam ediyor.
İnşallah Yeni Asya’nın bu hizmet modeli Âlem-i İslâm’da İttihad-ı İslâm’ın tahakkuk etmesine vesile olur. Duâ edelim de bu tarz hizmetimiz bir an için bile olsa inkıtaya uğramasın.