Toplumların üzerinde yaşadığı mekânların tarihî geçmişi, kültürel dokusu ve coğrafî özellikleri o mekâna dair derin izler yansıtır.
Bu nedenle peygamber, mehdi veya müçtehitlerin doğduğu yöre ve çıktığı aile tesadüfî değildir, bütün peygamber ve müçtehitlerde bu hususu görmek mümkündür.
Bediüzzaman’ın rahm-ı mader olan Bitlis’te dünyaya gelmesi ve Kader-i İlahî’nin bir müçtehit için Sofi Mirza’nın ailesini seçmesinin de birçok hikmeti vardır.
Vadideki güzel şehir Bitlis’in tarih boyunca önemi eksilmemiştir. Güney Doğu Anadolu’yu Doğu Anadolu, İran ve Kafkasya’ya bağlar. İran ve Horasan’dan gelip Şam ve Hicaz’a gideceklerin mutlaka geçmesi gereken şehirdir. Geçiş yolu üzerinde olmasından ticaret kervanlarının güzergâhıdır. O dönemde şehirde 2 tüccar ve 15 yolcu hanın bulunması bundan dolayıdır.
M.Ö. 3000’lerden beri var olan şehir, öncesinde Müslüman olmayan birçok devletin yönetiminde kalmış 641 yılında Hz. Ömer (ra) zamanında İyâz b. Ganem’in fethi sonrasında da birçok Müslüman devletin yönetiminde kalmıştır. 1514 yılında da Osmanlı hâkimiyetine girdi. Bu nedenle birçok medeniyete beşiklik eden şehir önemli bir kültür merkezidir, ama eserlerin çoğu I. Dünya Savaşı’nda Ruslarca tahrip edilmiştir.
İlde 110 medrese, 37 tekye, zaviye ve hankah, 5 rüştiye ve 196 sıbyan mektebi ile 15 kütüphane bulunur. Şehirde bir gazete çıkardı, bir de matbaa vardı. Bunun yanı sıra 67 Gayr-i Müslim iptidaî ve sıbyan mektebi ilin eğitiminin iyi seviyede olduğunu ortaya koyuyor. Bu yapı İdris Bitlisî gibi birçok önemli âlimi yetiştirmiştir.
Bitlis’te Müslümanlar; Ermeniler, Protestan, Katolik, Süryani ve Keldani’lerden ibaret olan Gayr-ı Müslimlerle birlikte yaşamaktaydı. Bitlis vilayeti Anadolu’daki Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu altı vilayetten (Erzurum, Van, Harput, Diyarbekir, Sivas, Bitlis ) birisidir, nüfusun %40’nı Ermeniler oluştururdu. Ermeniler yönetim birimlerinde önemli görevler üstlenmişlerdir. Şehirde 681 yerleşim birimine dağılmış Ermeni nüfusa ait 510 kilise, 161 manastırın olması Ermeni nüfusun etkinliğini gösteriyor. (Kasım Ertaş Şırnak Ünv. İlahiyat Fak.)
Allah u âlem Mehdi-i Azam Bediüzzaman Said Nursî’nin Bitlis’te gelmesinin sebebi bunlar gibi pek çok hikmet vardır. Kader-i İlahî, bölgede İslamiyeti kuvvetlendirmek ve bozulmaya engel olmayı murat etmiş olabilir. Çünkü o dönemde Bitlis’te gazino bile vardı. İngilizler isyanlar çıkarttırıyor, misyonerlik faaliyetleri yürütüyorlardı.
Bediüzzaman’ın savaşa kayıtsız kalmaması, meşrutiyet duruşu ve Müslümanlıktaki tavizsizliği o bölge için çok önem arz ediyor.