Talep üzere vermişti peygamber; ilim deniz, derya,
Bu nedenle itirazsızdır kelam, yer olmaz kuşkuya.
Ruhsat verilmemiş idi kimseye bir soru sormaya,
Üç Said dönemi ile bu asır edilmişti ihya.
Rüyanda gördüğün Ararat’daki o müthiş patlama,
Valideni korkutmuş, sarsılmıştı o an zemin sema.
Derin manalar yüklüydü bu rüya, bu tema,
Zımni bir ima vardı istikbalde olacak duruma.
O amirane i'câz-ı Kur’an’ı beyan et emri net,
Sanaydı bu hitap; sendin bu işe, bu asırda namzet.
İlahi emirden alındı mesaj, bekliyordu ümmet
Risaleler çıktı ortaya; tevhid, haşr, Kur’an, Nübüvvet.
Ayakkabı yırtık, durum çok hazin; ama o mutmain
Jandarmayla düşmüş yola emrine ram olup kaderin.
Bu gidiş, yolculuk; sevk-i İlahi, bir vazife için,
Dostlar “kaçıralım” deyince izin isteyip reddettin.
Üstadım kurban olayım sana ve seni gören göze,
Kur’an ile ayar verdin ağzından çıkan her bir söze.
Tarziye verip ilişemediler, her kelam bir füze
Altı bin sayfalık eser bıraktın insanlığa, bize.
Sundular milletvekilliği, köşk ve maaş teklifini,
Bunlar bir oyundu kabul etmedin, reddettin hepsini.
Senden başkası asla reddetmezdi bunların hiçbirini.
Hatta basit teklifler ile ikna ettiler kimini,
Çetin bir mücadele, sarsamadı hiçbir olay seni,
Bütün âlem şahittir; tasdik eder, bilir bu halini.
O gün senden cesaret alıp takip etti müminler izini,
Önünde hürmetle eğilir herkes, duyunca ismini.
O dönem hiçbir gelişme, olaya kalmadın bigâne,
Kalıcı çözümler sunarak koydun beşerin önüne.
O reçeteler pusula, rehberdir her dönem, her güne,
Kur’an mehazlı risaleler ilaç beşerin derdine.
Geçmişte sana yapılan zulümler sızlatır içimi,
Hesna Şener gibiler senden yana yaptılar seçimi.
Seni ortadan kaldırmak istedi o günün yönetimi,
Bugün eserlerini binler okur, kuşattın âlemi.
Üstadım! Senin medyada dilindir şanlı Yeni Asya,
Sosyal medyada meczuplar dil uzatıp akıtsa da salya.
İnayetle ayakta Yeni Asya, yıkılmaz bu kaya,
İnşallah muvaffak olamayacak saldırgan eşkıya.