Cenab-ı Hakk’ın zerrelerden yıldızlara kadar koyduğu mîzan, intizam, hassas dengeler, asrımızda gelişen teknoloji ile net bir şekilde müşahede edilebiliyor.
Mikro âlemden makro âleme her yerde geçerli olan Allah’ın koyduğu hassas kanunların, nişanların izleri görülüyor. Maddî âlemlerde bu kanun-ların müşahedesi inkâr edilemediği gibi ma-nevî âlemlerde de çeşitli kanunlar geçerli.
Bunlardan birisi de Üstadımız Bediüz-zaman’ın Mesnevî-i Nuriye eserinde birkaç örnekle aktardığı “şefkat kanunu”dur. Üstad, bu kanunun yansıması olarak kaplan-ceylan-avcı bağlamında bir örneği şu şekilde verir: “Dişi bir kaplan, öz evlâdlarına olan şiddet-i şefkat ve himayeyi nazara almayarak, zavallı ceylanın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar. Sonra bir avcı tarafından öldürülür. İşte hiss-i şefkat ve himayeye muhalefet ettiğinden, ceylâna yaptığı aynı musibete mâruz kalır.”1
Dolayısıyla, kaplan şefkat kanunlarına muha-lefet ettiğinden aynı musibet ile karşı karşıya kalır. Bu kanun biz insanlar arasında da geçerli. Çeşitli sebeplerle, istibdat tarzı yönelimlerle, muhtelif gerekçelerle tüm dünyada, âlem-i İslâmda ve ülkemizde çoluk çocuk perişan olunması, masumların bir vesile ile musibetlere atılması hep bu şefkat kanununa muhalefetin örneklerinden. Ancak bilinmelidir ki, kim o şefkat kanununa muhalefet etmişse muhakkak cezasını görmüştür ve görecektir.
Yine Risale-i Nurlar’da geçen “Zulüm devam etmez, fakat küfür devam eder.”2 hakikati nazarlardan çıkmamalıdır. Tarih boyunca hiçbir zalim zulmünü devam ettirememiştir. Olaylara geniş bir perspektifle bakmalı ve Allah muhafaza, Cenab-ı Hakk’ın adaletinden şüpheye düşecek şekilde ümitsizliklere asla girilmemelidir. Cenab-ı Hak mühlet verici, zaman tanıyıcı, imtihan edici olup; asla haksızlıklara, zulümlere müsaade etmeyecek, herkese hakkını verecektir. Biz yeter ki gerektiğinde sabredelim, imanımızı takviye ile Müslümana yakışır bir hayat sürmeye gayret edelim. Ekseriyetle henüz dünyada iken bu zalimlerin sonu vahim olmakla beraber büyük hataların sonucunun büyük merkezlere yani ahirete tehir edildiğini bilmemiz de imanımızın gereğidir.3
Sonuçta her ne olursa olsun zulüm devam etmeyecek ve şefkat kanununun gereği zulmeden misliyle aynına maruz kalacaktır. “Zalimlerin işlediklerinden Allah’ı habersiz sanma. Allah onların cezasını öyle bir güne bırakır ki, o gün gözler dehşetten donakalacaktır.”4 âyet-i kerîmesi de zulmedenlere apaçık bir ikaz olup; mazlumlara bir tesellidir. Cenab-ı Hak bizleri zulmeden olmaktan ve zalimlerin zulümlerine uğramaktan muhafaza eylesin. Amin.
Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nuriye, s. 87. 2- Lem’alar, s. 126. 3- Sözler, s. 192. 4- İbrahim Suresi: 42