1970’lerden beri neşriyat faaliyetlerinde bulunan bizler, cemiyetimiz ile çok yakından alakadarız.
Uzun yıllardır da oluşturduğumuz ekibimiz ile Kur’ân tefsiri Risale-i Nurlar başta olmak üzere Yeni Asya Neşriyat’ın yayınlarını toplumun her kesimine ulaştırma gayretiyle saha faaliyetleri yapıyoruz.
Özellikle son yıllarda toplumumuzun genelinde çok daha temel imanî aksaklıkları saymazsak ihlâs ve uhuvvet, yani kardeşlik konularının son derece zarar gördüğünü müşahede ediyoruz. Kendi iç bünyemizde de maalesef aynı durum ve tehlikeler geçerli. Ötekileştirme, kendi fikrinin üstünlüğünü nazara alarak karşısındakini hor görme, kendi haklılığına sıkı sıkıya bağlılıkla empatiden uzaklaşma, kendi mesleğinden başka meslekleri butlan ile itham etmeye varacak kadar maalesef ileri gidilebiliyor.
Hoşgörü, lütufkârane muamele, empati kurabilmek, karşıdakini anlayabilmek, kendi nefsî hislerinden sıyrılarak olaylara ve kişilere objektif bakabilmek, kucaklayıcı yaklaşım, vs. özlediğimiz ve aradığımız hasletlerden. Buna karşı “İhlâs” ve “Uhuvvet” Risaleleri’ne özel bir ihtimam gösterilerek oradaki düsturlar acilen hayatımıza tatbik edilmeyi bekliyor.
“Hayat-ı maneviye ve sıhhat-ı ubudiyet, adavet [düşmanlık] ve inat ile sarsılır. Çünkü vasıta-i halâs ve vesile-i necat olan“ihlâs” zayi olur. Zira tarafgir bir muannid [inatçı], kendi a’mal-i hayriyesinde hasmına tefevvuk [üstünlük] ister.
Hâlisen livechillah amele pek de muvaffak olamaz. Hem hüküm ve muamelâtında tarafgirini tercih eder, adalet edemez. İşte ef’al ve a’mâl-i hayriyenin esasları olan ‘ihlâs’ ve ‘adalet’, husumet ve adavetle kaybolur.”1 şeklinde özetlenen “Uhuvvet Risalesi”ndeki Altıncı Vecih, uhuvvet ile ihlâs arasında ayrılmaz bir bağ bulunduğunu ve düşmanlık beslemenin ve inadın manevî hayatı bitirmeye kadar gidebileceğini dikkatlere sunar.
Böyle bir hâlden her daim Allah’a sığınılmalı. Üstad Bediüzzaman Said Nursî bir önceki “Beşinci Vecih”te ise iki kahraman birbirleriyle boğuşurken bir çocuğun ikisini de dövebileceği örneğini vererek şu dehşetli uyarıda bulunur: “Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız. İhtilâfınızdan istifade eden zalimlere karşı ‘Mü’minler ancak kardeştirler. (Hucurat Suresi: 10)’ kal’a-i kudsiyesi içine giriniz, tahassun ediniz. Yoksa, ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz…”2
Bu dehşetli uyarı çok net olmakla birlikte, herhangi bir karşılık beklemeden Kur’ânî bir emir olan kardeşliğimizi pekiştirmek adına adımlar atmalı, kırgınlıkları, küskünlükleri derhal bitirerek helâlleşmeli ve hayatımızı muhafaza ile hukukumuzu müdafaa için acilen bu uyarıya kulak vermeliyiz.
Dipnotlar:
1- Mektubat, s. 318.
2- Age., s. 318.