"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Depremin ardından ruh sağlığımız

Emine ÖZDEMİR
15 Nisan 2023, Cumartesi
Sadece deprem yaşayanların değil, tüm ülkenin etkilendiği bir sürecin içinden geçiyoruz.

Depremlerin en önemli özellikleri, aniden ortaya çıkmaları, üzerinde durduğumuz sabit olan zemine duyduğumuz güveni sarsması ve kontrolümüz dışında gerçekleşmesidir. Üzerinde güvenle yaşadığımız zemin, artık güven vermemeye başlar. Dolayısıyla yıkılan sadece binalar değil, güven duygumuzdur. Hasar gören sadece evlerimiz değil, ruh sağlımızdır.

Yaşanan depremin ardından hissedilen korku, uzun süre devam eder. Çünkü her an gerçekleşecek artçı sarsıntılar, paniğe ve kaygıya yol açar.

Psikoterapi normal zamanlarda ilişkilerimizi, duygu durumumuzu düzenlemeye yardımcı olur. Ancak deprem gibi büyük bir felaket yaşandığında ve dünya tehlikeli hale geldiğinde bu amaçlar bir süre askıya alınır. Çünkü hepimizin önceliği değişmiştir. Artık önceliğimiz güvenli bir ortamda fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılamaktır. Psikolojik müdahale, hayatta kalmaya dair sorunlar bittiğinde yapılabilir. Açıkta kalan, barınma sorunu olan birinin önceliği psikolojik müdahale değil, hayatî ihtiyaçlarının giderilmesidir.

Afetlerin ardından hayatta kalmak, sevdiklerimizle bağ kurmak bu önceliklerin bazılarıdır. Çünkü deprem hepimizi, ölümün ne kadar yakın olduğu gerçeğiyle yüzleştirir.

Beynimizde dış dünyadaki tehditleri algılamaktan sorumlu amigdala, tehlikeyi algıladığı anda alarm sistemini harekete geçirir. Harekete geçen sempatik sinir sistemi, noradrenalin ve adrenalin salınımını sağlayarak vücudun savaşma, kaçma veya dona kalma tepkilerinden birini vermesini sağlar. Korku, kaygı, şok, öfke gibi duygular olağan duygulardır. Tehdit algısının uzun sürmesi ve tetikte olma halinin yoğunluğu uyku sorunlarına, fiziksel semptomlara ve travma sonrası stres bozukluğu yaşanmasına yol açar.

Depremle birlikte yaşanan travma, herkeste aynı düzeyde etki oluşturmaz. Yaşanan olayın şiddeti, süresi, sosyal desteğin varlığı gibi pek çok faktör travmanın düzeyini etkiler. 

Travma sonrası ortaya çıkan olumsuz etkinin üstesinden gelmenin ilk yolu, yaşanan durumun kabulü ile mümkündür. Kişi yaşadığı durumu kabul ettiğinde, etkili başa çıkma becerileri ve ilişki ağlarını geliştirdiğinde Psikolog Richard Tedeschi tarafından tanımlanan “travma sonrası büyüme” denilen durumu yaşayabilir. Travma sonrası büyüme, travmadan kurtulanların, aynı acıları yaşayan kişilerle güçlü bağlar kurması, zorlukların üstesinden gelmek için manevi güç kazanması, yaşama dair yeni bakış açıları geliştirmesi ile gerçekleşen bir süreçtir.

Depremi yaşayanlar veya depreme tanık olan kişiler olarak korku duygumuzu kabul ederek ve bu duygunun bizden istediği şeyi yaparak (tehlikeyi fark edip güvenlik tedbirlerini almak) hayatımıza devam etmemiz, süreci işlevsel hale getirir.

Bunun yanı sıra geleceğe dair planlar yapmak, hayatımızı organize etmemiz için gerekli olsa da bu planların istediğimiz gibi olmayabileceğini, öngörülemeyen durumların hayatımızı bir anda değiştirebileceği gerçeğini de göz önünde bulundurmak gerekir. 

Tüm bu belirsizlik içinde karşımıza çıkan zorlukların en iyi yanlarından biri, insanlar ve toplumlar arası dayanışmanın spontan bir şekilde ortaya çıkmasıdır. Bu dayanışmanın ortaya çıkardığı yardımlaşma ve sevgi bağı, travmayı iyileştiren en büyük güçlerden birini oluşturmaktadır.

Kayıp ve yası hayatın siyah rengine benzeten Dr. Julie Smith, yasın zamanla hiçbir yere gitmeyeceğini ancak hayatımıza yeni deneyimler ve yaşantılar ekleyerek yasın etrafını yeni renklerle sarmalayabileceğimizi belirtir. 

Özetle zor bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde, yaşanan afetin ardından yaraların sarılması, dayanışmanın artması, geleceğe dair önceliklerimizin gözden geçirilmesi bu sürecin atlatılmasına yardımcı olacaktır. Dilerim ki daha fazla hasara yol açmadan bu afetin üstesinden gelebiliriz.

Okunma Sayısı: 1287
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı