Güneş kainatın lambası hem de bilhassa dünyamızın sobası. Dünyanın mutfağı hükmündeki yeryüzünde artık pişip olgunlaşacak sebze ve meyveler sona eriyor. Bundan sonra daha az ısıyla daha kısa sürede pişecek lahana, pırasa, ıspanak, marul, karnabahar dönemi geliyor. Mutfağımızın ocağı hükmündeki güneş de her gün gökyüzünde biraz daha az görünüp sıcaklığı da azaltıyor. Artık yaz meyve ve sebzesi iyice azaldığında 23 Eylül’de gece gündüz eşitlenecek. 21 Aralık’da ise ocağımız iyice kısık ateşe dönüşecek, güneşin görünme süresi de en aza inecektir.
Yeryüzü mutfağının sahibi olan Allah, onu ısıtan güneşin de sahibi olduğu aşikardır. Bu mutfağın hizmet verdiği insanlar, hayvanlar ve bitkileri yaratan da Allah’tır. Güneş sistemi kâinatla bir denge içindedir. Öyle ise kainatın sahibi de Allah’tır. Bu kâinatı bir ağaç gibi düşünsek onun en değerli meyvesi insandır. İnsanın en değerli varlığı ruhudur. O ruh da meyvenin çekirdeği hükmündedir. Meyve kiminse çekirdek te onundur. Meyvenin çekirdeği veya bitkilerin tohumları nasılki toprağa düşünce içinden bir sümbül verip yeniden meyvedar bir ağaç oluyor. İnsanın çekirdeği hükmündeki ruh da cesedi toprakta çürüyüp dağılsa da ruh yeniden cesede girip sümbül verecek ebedi bir hayat bulacaktır. Dünyadan ahirete geçip meyvedar bir cennet ağacına dönecektir. Öyle ise kainatın sahibi olan Allah, onun meyvesinin çekirdeğinin sümbüllendiği ebedi alemin de sahibidir.
Bu meydan-ı imtihandakiler iki havuza boşalmaktadır. Biri cennet, diğeri cehennem. “Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil.”
Allah bizleri cennetinde buluştursun.