“Zaman tarikat zamanı değil, belki imanı kurtarmak zamanıdır. Tarikatsiz Cennete giden pek çok; fakat imansız Cennete girecek yok. Onun için, imana çalışmak zamanıdır” 1
Bir zaman Çanakkale’nin bir ilçesine haftada bir gün Risale-i Nur dersine gidiyorduk. Her haftaki derse rahmetli Mehmet Akif Cami İmamı Sami Hoca ile cemaatinden yaşlıca biri mutlaka katılıyordu. Birkaç hafta yakînen tanışmaya fırsatım olmamıştı. Nihayet bir ders arasında kırmızı çaylar yudumlanırken hemen önümde yerde oturan yaşlı amcayla sohbete dalmıştım. Sohbetin sonunda ağzından dökülen sözler beni dehşete düşürmüştü.
- Sami Hocam’la biz komşuyuz. Allah razı olsun. 15 senedir beş vakit namaz için camiye giderken bana da seslenir, birlikte camiye gidip, Onun imametinde cemaatle namazlarımı kılıyorum. “Gerçi öte dünyaya gidip gelen de yok emme!” deyiverdi.
Aman Allah’ım! Başımdan sanki kaynar sular döküldü, yüreğime kor düştü. 15 yıldır imam arkasında cemaatle namaz kılan insan henüz ahiret inancında şüphedeydi. İman ahiretin anahtarı, ibadetler ise Cennetin hazinesiydi. Bazen bir anahtar binler hazineden kıymettardır. İman da öyle bir anahtardı. Anahtar olmadan hazine açılamazdı. Onun için Hicrî 13. Asrın İmamı, müceddidler silsilesinin sonuncusu Bediüzzaman Said Nursî (ra) Kur’ân’ın bu asırdaki en mükemmel tefsiri olan Risale-i Nur’da “Zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır.” diyor.
Bediüzzaman yine diyor ki, “Selef-i Salihînin ve muhakkikîn-i ulemanın âsârları, çendan her derde kâfi ve vâfi bir hazine-i azîmedir; fakat bazı zaman olur ki, bir anahtar bir hazineden ziyade ehemmiyetli olur. Çünkü hazine kapalıdır. Fakat bir anahtar çok hazineleri açabilir. “2
Hem diyor ki, “Çünkü çok emarelerle anlamışız ki, bu ulûm-u imaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz.”3
Yani bu asırda imanî meselelerde fetva vazifesi Risale-i Nur’undur. Asrın anlayışına uygun, müspet ilimlere dayanarak imanî meseleleri en harika bir tarzda şerh ve izah eden ancak ve ancak Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur talebelerinin en birinci ve ehemmiyetli vazifesi Risale-i Nur’ları okuyarak önce kendi imanını kurtarmak, başkalarının imanlarına kuvvet vermek, kurtuluşuna vesile olmaktır. Bu yolda harcanan saniyeler bir ömre bedeldir.
Üniversitelerimizin çoğunda, hattâ orta öğretim okullarımızda yaygınlaşan inançsızlık var.
Ve bu dehşetli tahrip edicilere karşı, ancak ve ancak hakikat-i Kur’âniye etrafında ittihad-ı İslâm dayanabilir.
Ve beşeri bu tehlikeden kurtarmaya vesile olduğu gibi, bu vatanı istila-yı ecanibden ve bu milleti anarşilikten kurtaracak yalnız odur.
Demek Cennet hazinelerinin kapılarını açan anahtar iman olduğu gibi dünyadaki belâ ve musibetlerden bilhassa anarşistlikten kurtaran, İslâm birliğini sağlayan hakikatlerin anahtarı da yalnız ve yalnız hakikî imandır. İmansız Cennete girilemediği gibi dünyada da rahat edemezsiniz. Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre, tarlaya ekmediğinizi Cennette toplayamazsınız.
Dipnotlar:
1) Tarihçe-i Hayat, s. 460.
2) Mektubat, s. 473.
3) Mektubat, s. 503.