"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

HTŞ, Ortadoğu, Kolani, Suriye, ABD, Rusya, İran, İsrail-1

Dr. Aytekin COŞKUN
14 Aralık 2024, Cumartesi
Ortadoğu da siyaset çok hızlı değişim yaşarken, masa başında sınırlar yeniden dizayn ediliyor. Tıpkı 1945’te, 2. Dünya savaşı sonrası, Yalta da ABD ve Rusya nasıl dünyayı dizayn ettiyse şimdide aynı senaryo Ortadoğu için yapılıyor.

Arap Baharı, BOP ve gelinen son noktayı bu gözle değerlendirelim. Suriye de toprak paylaşımlarından bahsediliyor ve bu yapıya dönüşüm sadece 13 gün sürdü. Bu kadar hızlı şekilde muhaliflerin, Suriye topraklarında hâkim olması beklenmeyen bir gelişme oldu. Suriye rejim ordusu aynı Irakta olduğu gibi savunma yapmadan, silah bıraktılar. Tüm silah ve mühimmat depoları, uçaklar, tanklar bir anda sahipsiz kaldı. Aldıkları 30 dolar maaşlar ön plana çıkarılsa da hiçbir vatansever para için ülke topraklarından vaz geçmez. Arap Baharı, 2010'ların başında Arap dünyasına yayılan hükûmet karşıtı protesto, ayaklanma ve silahlı isyan olarak tarihe geçti. BOP kapsamında ülkeler, batı kaynaklı kışkırtmalar ile birlikte, kendi halkına zulmeden diktatörlerinde yaptıkları eklenince protestolar artmaya başladı. İlk ayaklanma Tunus'ta başladı ve yayıldı. Libya, Mısır, Yemen, Suriye ve Bahreyn başta olmak üzere birçok ülkeye sıçramıştı. 2011'de Tunus'ta Zeynel Abidin, Libya'da Muammer Kaddafi, Mısır'da Hüsnü Mübarek ve 2012'de Yemen'de Abdullah Salih devrildi. Arap baharı adı altında başlayan sözüm ona Demokrasi ve Hürriyet getireceklerini vaat eden ABD ve Batı, arkalarında parçalanmış, kaynaklarına el konulmuş ülkeler bıraktılar.

Tüm bu yaşananlar sırasında, Şam’ın güneyinde kalan bir grup öğrencinin 2011’de okul duvarına ‘’ey doktor, şimdi sıra sana geldi’’ şeklinde yazısı ile başladı olaylar. Aynı zamanda Muhaberatta, Esed’in zulmünü başlattığı tarih oldu. Bu tarih te başlayan zulümler, bugüne kadar katlanarak, birçok insanın kaybı, öldürülmesi, sakat kalması, organlarının çalınması, aklını yitirmesi gibi insanlık dışı muamelelerle doldu.

İdlip’ten 25 Kasım 2024 te başlayan yürüyüş, Halep, Hama, Humus ve 8 Aralık 2024’te Şam'ın ele geçirilmesi son bulur. 61 yıllık BAAS rejimi yıkılmıştır. Beşar Esad ailesi ile birlikte milyarlarca dolarla birlikte ülkeyi terk etmiş Rusya’ya sığınmıştır. Şam’ı, Güneydoğudan Golan tepelerinden İsrail, (İsrail bugün Suriye’ye hemen girdi ve payının peşine düştü), Güneyde ABD’nin eğittiği radikal unsurlar, El Tanf bölgesinde, HTŞ de kuzeyden sıkıştırarak Şam’ı aldılar. Özellikle Irak sınırında ABD destekli YPG unsurları petrol yataklarına sahip bir pozisyonda ve Esed’in ordusu da zaten silah bırakmış durumda.

Bu yürüyüşün çok fazla direnç gösterilmeden ve kan dökülmeden bu şekilde gelişmesi nasıl oldu. Hiçbir zaman sahada karşı karşıya gelmeyen taraflar (Rusya, ABD, İran, İsrail) Suriye’de de açıkça anlaştılar mı? Rusya Esat’ın arkasından çekildi, ama Esedi yanına alarak, bir sonraki hamlesinde, Esedi koz olarak kullanacaktır. Bu arada Esat ve ailesine Rusya da ikamet taahhüt edildi. Buna karşılık belki ABD Ukrayna’nın arkasından çekilecek. Zaten yeniden seçilen Trump da bunu açıkça ifade ediyor. İran ise, ABD ve İsrail korkusuyla Esat’ı terk etti. Suriye resmi güçleri tek kurşun atmadan çekilmelerinin başka açıklaması yok. Türkiye sessiz kaldı ya da konjonktür gereği böyle kalması istendi.

İran, İsrail-Hamas savaşı sırasında vekil olarak kullandığı Hizbullah üzerinden Suriye’de varlık gösteremedi, özellikle Hizbullah’ın yönetim kadrosunun İsrail’in nokta atışları sonrası yok edilmesi, İran’ın Hizbullah üzerindeki derinliğinin azalmasına yol açmış görünüyor. İsrail’in Lübnan’a saldırıları sırasında elde kalan savaşçılarını bu bölgeye göndermesinden dolayı bu kanat zayıflamıştı. Trump’ın seçim zaferi sonrası Elon Musk'ın İran lideri ile görüşmesinin ertesinde bu olayların yaşanması, İran’ı Suriye’de çekinik kalmasına sebep olmuş olabilirdi.

Sahada olması beklenen bir diğer aktör Rusya ise, 2022 de başlayan Rusya-Ukrayna savaşında hayli yorgun düşmüştü. Hele Balistik füzelerin ABD, İngiltere, Fransa tarafından kullanılması için Zelensky’e yeşil ışık yakılması, Rusya’nın tüm gücünü bu yöne çevirmek zorunda bırakmıştı. Ukrayna’nın arkasında batı durmayacak şeklindeki beklenti, Putin’in Suriye’deki muhaliflerin Halep’ten başlayarak Şam da sonlanan bu yürüyüşte, cılız birkaç hava harekâtı dışında Esed’e yardım etmemesi ya da anlaşma gereği geri durmak zorunda kalması.

Yine diğer en etkili aktörlerden biri olan ABD ise Trump’ın gelmesini beklerken, muhaliflerin Suriye’nin kuzeyinden Güneyine doğru ilerlemesine sessiz kalmış göründüler. Bıden’ın ‘’Esed yargılanmalı’’ çıkışı önemli. BOP aşama aşama ilerliyor gibi, İsrail’in bölgede tek bir devlet yerine parçalanmış Suriye’yi karşısında bulması onun adına harika bir gelişme. Suriye, Esad rejiminin yıllar süren zulmü sonrasında yaşanan çatışmalar nedeniyle bölünmüş çok sayıda etnik ve dini topluluğa ev sahipliği yapıyor. Şiiler, Dürziler, Hristiyanlar, aleviler, selefiler, Sünniler, Kürtler, gibi çok parçalı bir yapıya sahip. Ama burada gözden kaçmaması gereken ise, ABD ve batının, bölgede Sünni İslamcı radikallerin yükselişinden korkuyor olmaları. Bu yüzden bu gelişmeler önemli. Ayrıca HTŞ’nin zamanlama, planlama ve koordinasyonuna bakıldığında, ortak bir operasyon merkezinden yürütüldüğü tarzında ABD/İsrail eksenindeki silahlı gurupların ne zaman Türkiye’ye diş göstereceği belli değil.

İçimizde uyuyan hücre halinde ki silahlı teröristlere de çok dikkat etmeliyiz. ABD Afganistan’ı sonunda Taliban'a bıraktı, Suriye’de ise nasıl bir değişim olacak, HTŞ ılımlı El Kaide olarak niteleniyor. Suriye’de toprak bütünlüğü olmayacak ise, ihtimal dahilinde yeni mini 3-4 devletçiğe dikkat etmemiz gerek. Suriye bir şekilde parçalı bir yapıya dönüşürse, YPG tandanslı Kürdistan ve HTŞ’nin yeni toprakları gün yüzüne çıkıyor, bu da sınırlarımızın değişim göstermesi anlamı taşır, gelecekte büyük sıkıntı oluşturacak bir gelişmeyi içinde saklar. Suriye’nin toprak bütünlüğü şimdilik konuşulan bir konu değildir. Ankara bu konuda ısrarcı olmalı ve toprak bütünlüğü konusunda geri adım atmamalıdır.

Türkiye Esed’e barış çağrısı yapmış ama ret cevabı almıştı. Bu konu gündeme oturduğu dönemlerde bu gelişme yaşandı. Türkiye, Suriye sınırının PKK/YPG unsurlarından temizlenmesi ve 30 km Suriye’nin içine doğru uzanan bir tampon bölge içeren bir yapıya dönüşmesine yeşil ışık yakıyordu. Bugüne kadar yapılan sınır ötesi harekâtlar bunun içindi. HTŞ’nin bölgede PKK/YPG unsurlardan temizleyerek ilerlemesi nedeni ile 13 günlük bu değişim sürecinde Ankara sessiz kalmayı yeğledi. Türkiye’nin kırmızıçizgisi korunuyordu ama BOP projesi de uygulama alanına giriyordu. Muhalifler bir anda değişen konjonktürel yapıyı da arkalarına alarak harekete geçmişlerdi. Muhalif grupların başını çeken Heyet’ü Tahrir Şam (HTŞ), BAAS rejiminin 61 yıllık iktidarını, 8 Aralık 2024 günü, Şam’ı ele geçirerek son veriyordu. Bir devir kapanıyordu.

Okunma Sayısı: 1191
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı