Tayfun Talipoğlu ile geçen sene Merzifon Kitap Fuarı’nda birlikteydik. Fuar boyunca, belediyede söyleşi, imza ve dâvetlere katıldı. Biz de kendi standımızda çocuk kitapları imzaladık.
Merzifon dönüşü iki saatlik Samsun yolculuğundan sonra, aynı uçakla birlikte İstanbul’a döndük. Araçta sürekli şiir okuma provası yapar dururdu. Sorduğumda bir ödül törenine hazırlandığını söylemişti.
Bu yıl da Merzifon Kitap Fuarı’ndan dâvet geldi. Ama sağlık sorunlarım sebebi ile katılamayacağımı bildirdim. Tayfun Talipoğlu’nun vefat haberini duyunca, ister istemez geçen yılki fuar aklıma geliverdi.
Tayfun Talipoğlu denince akla hemen, adıyla özdeşleşen televizyon programı “Bam Teli” gelir. Kendine has naif ses tonuyla okuduğu şiirlerle Anadolu insanına mikrofon tutmuştu. Kuşku yok ki “Bam Teli”, birçok televizyon programcısına ilham kaynağı oluverdi.
Televizyonculuk zor iştir. Yaptığım için biliyorum. Hele hele sürekli köy köy, kasaba kasaba yollarda dolaşırsanız bir müddet sonra kendi evinizi yabancılar hale gelirsiniz. Yüzlerce insanla muhatap olmanın olumsuz yanları da olmuyor değil. Bazen çok iyi ağırlanırsınız, bazen kovulmaktan beter olduğunuz yerler olur. Ama gazetecilik bir aşktır. Hem nefret edersiniz, hem de vazgeçemezsiniz.
Gazeteci sadece “gazetecilik bölümü mezunu” olup hayata atılan kişi değildir. Normalin üstünde bir sözel yeteneğe sahip olmak gerekir. Sosyal araştırmalara meraklıdır, başkaları ile iletişim kurmaktan çekinmez, girişken ve ısrarcıdır.
Bir de gazeteciliğin “etik” ilkeleri var. Daha doğrusu, ahlâkî kuralları…
Gazeteci; kulaktan dolma bilgilerle haber yapmaz.
Gazeteci mesleğini ve haberi şantaj, karalama, kirletme, yalan haber, yıpratma gibi kötü emeller için kullanmaz.
Gazeteci; tarafsız ve adil olmalıdır.
Gazeteci; bağımsızdır.
Gazeteci; kaynakların istenmesi durumunda haber kaynağını fâş etmez. Gizli tutmak zorundadır.
Gazeteci; özel hayata saygı gösterir.
Gazeteci; haber hazırlarken hiçbir şekilde kışkırtıcı veya ayrımcı bir dil kullanmaz.
Gazeteci; kamuoyunu aldatmaya yönelik haber yapmaz.
Bugün içinde bulunduğumuz zaman içerisinde gazetecilik mesleğini icra edenlere bir bakın… “Patronaj” yanlısı olup da patinaj yapanlardan tutun, iş takibi yapıp güç yanlısı gazeteci geçinen “meslektaş”larımıza kadar bir dizi “meslek dışı” dostlarımızı (!) görebiliyoruz.
Bilmem anlatabildim mi?
Bu hamur çok su götürür, ama şimdilik iktifa edelim.