"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Mavi vatan” meselesi

Cevher İLHAN
22 Ağustos 2024, Perşembe
Yoğun siyasi gündemde “mavi vatan” meselesi de güme giden konulardan biri oldu.

Meclis’te bir muhalefet milletvekilinin “bir ara tutturduğu ‘mavi vatan’ masalından oldukça çabuk yüz geri etti” eleştirisi üzerine iktidardakilerin ortalığı ayağa kaldırıp Savunma Komisyonu Başkanı Akar’ın yeniden “yerlilik” ve “millilik” iddiasıyla “anavatan”, “gök vatan”, “mavi vatan ile yavru vatan ayrılmaz” hamasetiyle “her türlü hak, alaka ve menfaatlerimiz denizlerdeki Misakı milli’mizdir, milli meselemizdir” tepkisiyle mesele siyasi tartışmalara boğduruldu.  

Oysa daha 2018’de Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum Kesimi ve Amerikan şirketlerinin başını çektiği, Yunanistan ve İsrail’in yer aldığı çokuluslu konsorsiyumun tamgaz süren doğalgaz ve petrol sondaj emrivakisine Ankara’dakiler hep lâfta kaldılar. 

En son İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın başını çektiği, KKTC’yi ve Türkiye’yi by pass eden plâna karşı Cumhurbaşkanı her defasında “Ne Doğu Akdeniz’de. ne de diğer bölgelerde tezlerimizden en küçük bir tâviz vermeyeceğiz” dedi; ancak birçok uluslararası milli haklarda olduğu gibi bu konuda da bir netice elde edilemedi.

HEP HAMASETLE GEÇİŞTİRİLDİ!

İktidardakiler, en üst düzeyde MGK bildirilerine de yansıyan halka karşı hamasi nutuklarda, “Türkiye’nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz`deki hak ve menfaatlerinin korunduğu”dan dem vurdular; lâkin uluslararası hukukuı çiğnenmesiyle KKTC’nin yanısıra Türkiye başta doğalgaz ve petrol araştırması ve sondajı olmak üzere bölgedeki temel hak ve menfaatlerinden dışlandı. Türkiye’nin ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’de devre dışı bırakılmasıyla haklarının. tabii kaynaklarının talanı ve gasbı oldubittilerine devam edildi, ediliyor.

Bu arada Kıbrıs Rum Yönetimi, ABD, İsrail ve Yunanistan’ın işbirliğiyle sadece Kıbrıs adasının kıta sahanlığı ile kalmayıp bütün Doğu Akdeniz’de sondaj ve arama çalışmalarına dair plânları dayatırken, Yunan Başbakanlarının Türkiye’nin “casus belli/savaş sebebi” sayacağını bildirdiği Yunanistan’ın karasularını kademeli olarak 6 milden 12 mile çıkarma “haklarını kullanacaklarını” duyurup, “Doğu Akdeniz’de diğer ülkelerle birlikte bir ‘enerji haritası’ için şartları oluşturduk” çıkışlarına gerekli cevaplar verilmedi.

Yunanistan’ın 2004’ten beri bütün dünyanın gözü önünde Ege Denizi’nde Türkiye’nin dibindeki stratejik ada ve adacıkları fiili işgalle bayrak dikip asker yığarak silâhlandırması, kulübeler, kiliseler, iskeleler kurarak, sivilleri yerleştirerek bu adaların kendisine ait olduğunu pompalaması, Yunanlı komutanlarla politikacıların adalarda ziyaretlere gidip demeçler vermesi “millî çıkarlardan ödün verilmeyecek” diye geçiştirilirken, Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve çıkarlarını korumak için gerekli etkin ve netice alıcı diplomatik adımlar atılmadı. Ciddî tepki ve tedbirler yerine, iç kamuoyuna yönelik hamasetli beylik lâflarla ötelendi.

“MAVİ VATANI” MASALA ÇEVİRDİLER…

Sonuçta, Demokrat Parti hükûmeti Başvekili merhum Menderes’le Dışişleri Bakanı Zorlu’nun büyük emeklerle sağladığı Londra ve Zürih anlaşmalarıyla Kıbrıs ve Akdeniz’deki enerji kaynakları, petrol ve doğalgaz aramalarında Ada’da “garantör ülke” olarak Türkiye’nin de olurunun alınması şartına rağmen, Rum Kesimi ile Yunanistan’ın Türkiye’yi dışlayan Akdeniz’den Avrupa’ya doğalgaz boru hattı stratejik-jeopolitik kumpası sürüyor.

Saray hükûmeti, Rum kesimiyle Yunanistan’ı daha da şımartan, küresel güçlerin projelerine zemin hazırlayan mavi vatan kaybına karşı hâlâ kamuoyunu yanıltan çarpıtmalarla, hamasi günübirlik konjonktürel neticesiz söylemlerle kamuoyunu oyalıyor.

Özetle, Doğu Akdeniz tek taraflı parsellenip “münhasır ekonomik bölgeler” perdesinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıt’a sahanlığı alanlarıyla çakışan bölgelerde “çokuluslu konsorsiyum”la bölgedeki üç trilyon dolarlık doğalgaz rezervleri “rezerve” edilmiş; izinsiz petrol ve doğalgaz arama - çıkarma faaliyetleri tam gaz devam ediyor.

Ve âlây-ı vâlâ ile denizlere gönderilen Oruç Reis, Barbaros, Anadolu gemileri yıllardır “bakım ve ikmal” gerekçesiyle Türkiye limanlarına çekilip bekletilirken, Ankara’dakiler rest çekme ve meydan okumaların ötesine geçmeyen demeçlerle kalıyor.

Kısacası, “tek kişilik hükûmet”, stratejik-jeopolitik “mavi vatan”ı masala çevirmiş; uluslararası hukuk çerçevesinde güçlü ve etkin diplomasi ile Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki haklarını koruyan diplomatik, siyasî tedbirleri al(a)mıyor.

Peki neden?

Okunma Sayısı: 1259
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mahmut Ö.

    22.8.2024 12:13:25

    yazınıza katılıyorum çok doğru tespitler. Amerikalı ve Avrupalı dostlarımızla beraber anlaşmadan gereksiz maceraya girişilirse sonuç böyle olur. Çok değerli dışişleri yetişmiş Büyük elçimizin dediği gibi bize masal anlattılar. ne işimiz var bizim akidenizin derin sularımızda, boyumuzu aşan işerde, bizim gücümüz ve özgüvenimiz kadar hareket etmemiz gerekiyor. Önce emekliler aç fakir halka hizmet edilmesi gerekiyor. Sokak hayvanları ve ormanlarımızı korumadan dışarıda işimiz ne ?

  • Ali R. Yardimoglu

    22.8.2024 00:38:19

    Nihayet korkusuzca ve dürüstçe madem bu yazı çıktı, evet, mavi vatan fasaryası, balyozcu anarşist ve dehşetli solcu sosyalist bolşevik turancı şımarıkların, öyle içi boş, dışı yalan 1 masaldır ki, acemilerin kendilerini dev. aynasında gördüğü, kibir dolu, zekadan yoksun, amatörce 1 balondur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı