"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yine “demokrasi” perdesinde…

Cevher İLHAN
02 Ocak 2025, Perşembe
Aslında yıllardır “terörle mücadele” paravanında ABD ve İngiltere’nin güdümündeki Körfez ülkeleri ile İran arasında kutuplaşmayla “Şiî-Sünnî mezhep çatışması”nın kışkırtıldığı ortada.

“Sünnî blok”a karşı, Şiî nüfusun yoğunlukta olduğu ve sözkonusu ülkelerin içinde yer alan Irak’tan  Yemen’e bir “Şiî kuşak” oluşturuluyor.

Ve bu vartada Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın batısında emperyal ecnebilerin “maşa” olarak kullanıp Suriye ordusu ile savaştırdığı, İsrail’in egemenliği, küresel emperyal hegemonya ve çıkarları hesabına istimalle savaş tefrika projelerinde rol alan El Kaide’den kalma IŞİD’den kopma El Nusra’dan isim değişikliğiyle ecnebilerin taşeronu ve işbirlikçisi “Hizbu’t-Tahriru’ş-Şam (HTŞ) üzerinden bölgede mezhep savaşı pompalanıyor.

Görünen o ki “hedef ülkeler’de, terör, sefalet ve kitlesel ölümler getiren, suikastlarla yoluna çıkan siyasetçilerin, askerlerin, gazetecilerin, din adamlarının öldürülmesini emreden, iç savaş, kargaşa ve kaosla isyanların ve darbelerin tezgâhlayıcısı Siyonizmin uygulayıcılarından Amerikan Dışişleri eski Bakanı Henry Kissinger’in “İslâm dünyasında Sünnî-Şiî çatışması stratejisi” uygulanıyor. (Kissinger’in Yargılanması, Christopher Hitchens, 6-7)

ABD’de Obama’nın İran’la nükleer anlaşmaya İsrail hesâbına  şiddetle karşı olan Kissinger ve ekibinin Trump yönetimine dayattığı “mezhebi tefrika fitnesi stratejisi”yle Irak’ın işgalle ifnâsının ardından Suriye’nin de yeniden iç savaşla tahribi amaçlanmış; İran’ın ve Lübnan’ın “düşman” ilân edilip “hedef” alınmasıyla bölgede İsrail’in karşısında hiçbir askerî gücün bırakılmamasını esas alan Ortadoğu merkezli mezhep savaşı kargaşasına sürükleme komplosu kurulmuş...

AMERİKALILARIN “HTŞ BİZİM SAFIMIZDA” İKRARI

Çarpık olanı, “tek kişilik Saray iktidarı”nda iç kamuoyuna “zafer” çığlıklarıyla “Suriye’yi fethettik!” algı operasyonu peşine düşen Ankara’dakilerin “kumpas”ta “rol” kapmaya didinmeleri. AKP iktidarında dönemin Başbakanı olarak Erdoğan’ın defalarca üstlendiğini ikrar ettiği “BOP’un eşbaşkanlığı” görevinde “tek kişilik rejim”de de akıbetsiz “Suriye politikası”yla ABD ve İngiltere’nin başını çektiği küresel emperyallerin işgal ve taşeronlarla sömürü projeleriyle “İsrail’le aynı kulvarda” yer alması.

Aslında daha 2013’te Katar eski Başbakanı Hamad Bin Casim’in “Katar ve Suudi Arabistan olarak, ABD, Türkiye ve diğer güçlerle birlikte Suriye’de silâhlı gruplara askerî destek verdik, dünyanın her tarafından binlerce yabancı militanı Türkiye’den geçişle bu ülkeye yığarak radikal terör örgütlerine devşirdik, bir yığın para harcadık” itirafı vakıayı ele veriyor.

Keza HTŞ’nin dünyanın dört bir tarafından Türkiye üzerinden sevkedilen otuz bin militanla kurulması, sözkonusu örgütün İsrail’le işbirliği yaptığının Amerikalılarca resmen bildirilmesi;  Hillary Clinton’un “Suriye’de bizim tarafımızda, istediğimiz tarzda ilerliyor” ifadesi ve iktidara yakın bir gazetenin yazarının “Bizim Suriye’de ‘muhalif gruplar’ diye terör örgütlerine verdiğimiz desteği unutmayalım” ifadesi ve Ankara’dan dolar maaşlı ÖSO’dan oluşan “Suriye Millî Ordusu” (SMO) başta olmak üzere “silahlı muhalefet”e her türlü desteğin verilmesi, “plân”ı ortaya koyuyor. (Mehmet Barlas, Sabah, 2.1.2018)

Bu “ecnebî plânı”yla iktidara iliştirilmiş kanallarda sırıtan Siyonist söylemlerle uyduruk “Şia tehlikesi” kışkırtması tezviratları gırla giderken, “paralı troller” saldırılarını yoğunlaştırmış. Farsça kanalın açılışında TRT Genel Müdürü üstüne vazife olmayan bir sorumsuzlukla “İran’ı epey rahatsız edeceğiz!” diyor.

Ve İsrail’in Suriye’yi sürekli bombalamakla tahribi, işgali ve ilhakı görmezden gelip âdeta geçiştiren “yandaş havuz medyası”nın tepeden  iletilen “tâlimatlar”la “İran kana doymuyor”, “İran Suriye’de ateşle oynuyor!” manşetleriyle fitne ateşini körüklüyor.

“İFTİRAKI İKTİZA EDEN CÜZ’Î MESELELERİ BIRAKMAK ELZEMDİR”

Buna mukabil İslâm dünyasının, Bediüzzaman’ın “Ey ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat! Ve ey Âl-i Beyt’in muhabbetini meslek ittihaz eden Alevîler! Çabuk bu mânâsız ve hakikatsiz, haksız, zararlı olan nizâı [çekişmeyi, kavgayı] aranızdan kaldırınız. Yoksa şimdiki kuvvetli bir sûrette hükmeyleyen zındıka [dinsizlik] cereyânı, birinizi diğeri aleyhinde âlet edip, ezmesinde istimal edecek. Bunu mağlûp ettikten sonra, o âleti de kıracak. Siz ehl-i tevhid [Müslüman] olduğunuzdan, uhuvveti [kardeşliği] ve ittihâdı [birliği-bütünlüğü] emreden yüzer esaslı râbıta-i kudsiye [mukaddes bağlar] mâbeyninizde [aranızda] varken, iftirakı [ayrılmayı] iktiza eden [gerektiren] cüz’î [ufak, basit] meseleleri bırakmak elzemdir” ikazındaki hakikatin ve şuurun idrâki fevkalâde ehemmiyet kesbediyor. (Lem’alar, s. 32)

Okunma Sayısı: 1237
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • halil

    2.1.2025 15:13:23

    İran'ın diktatör molla yönetimi ayrı, halk Şiiliği ayrı değerlendirilmeli, İranlı yöneticilerin hataları, onları tasvip etmeyen ta Kafkaslardan-Lübnan'a-Yemen'e kadar büyük bir coğrafyada yaşayan sade Şii halka teşmil edilemez ve dolayısıyla sayın yazarın Şii-Sünni çatışması yerine İslam Kardeşliğine Risale-i Nur perspektifinden dikkat çekmesi son derece doğrudur, tebrik ediyoruz.

  • Gaffur durmaz

    2.1.2025 14:56:53

    Yazarın, ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki politikalarının mezhep çatışmalarını körüklediğine dair tespiti doğru. Ayrıca mezhep çatışmasının Müslüman dünyasında büyük zararlar doğurduğu ve buna karşı ittifak gerektiği fikri haklı. İran’ın bölgedeki rolü ve mezhep çatışmalarındaki etkisi de doğru, çünkü İran’ın Suriye’deki askeri varlığı ve geçmişteki insan hakları ihlalleri, halkta ciddi bir öfke birikimine yol açmış durumda. Ancak Türkiye’nin bu çatışmalardan doğrudan sorumlu tutulması veya mezhep çatışmasını körükleyen bir politika izlediği yönündeki iddialar, makalede kanıta dayalı bir şekilde ele alınmamış. Türkiye’nin bölgedeki rolü daha çok denge sağlama ve sınır güvenliğini koruma çabası olarak değerlendirilmeli. Makalede Türkiye’nin bölgedeki tüm hareketlerinin ABD ve İsrail politikalarına hizmet ettiği ima ediliyor. Ancak Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarını koruma gayreti, bu tür yorumların daha dikkatli ele alınması gerektiğini gösteriyor.

  • Umut Said Belverenli

    2.1.2025 14:11:57

    Yeni asyada çıkan bu irancı yorum ve yazılara bir anlam veremiyorum. Esat zalim değil mi?

  • Rafet

    2.1.2025 12:48:00

    Ülkesinden 7-8 milyon insanı kovmuş biri zalimdir, lider değil. Esad ailesi 1973’den beri Golan’ı İsraile bıraktı ve mücadele etmedi. Daha 1 ayını doldurmamış, gücü kuvveti olmayan bir yapıya yapılan eleştiri eski rejime de yapılmalı. Suriye halkınının İran ve Hizbullaha olan haklı kızgınlığı mezhep savaşına dönmemeli evet ama bu savaşın körüklenmesinde İran’ın rolü çok büyük. Felaket tellallığı yapmak yerine yeni düzen hakkında yapıcı olmak daha Yeni Asya için daha isabetli olacaktır. Eleştirdiğiniz hatalara kendiniz düşmeyin.

  • Doğan Alioğlu

    2.1.2025 12:00:58

    Üstadın uyarısı son derece yerinde. Ama kim anlayacak ? Kim veya kimlerden bekliyorsunuz?

  • Pelin Kurukahveci

    2.1.2025 01:37:12

    HTŞ için ecnebilerin taşeronu demeniz çok insafsızca olmuş hocam. Suriye halkını hiç mi yansıtmıyor bu HTŞ. Siz olaya çok başka bambaşka bir pencereden bakıyorsunuz. Sünniler için Şam'ın fethi büyük bir moral ve sevinç olmuştur. Biz Nur Talebeleri de sünni bir hamiyete sahip olarak bu sevinci paylaşmalıyız. En azından baltalamaktan içtinap etmeliyiz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı