Her şeyin siyasette suiistimal edildiği AKP iktidarında, özellikle “tek kişilik otoriter rejim”de 78 kişinin can verdiği, 50’den fazla kişinin yaralandığı Bolu-Kartalkaya’daki otel yangının da iktidardakilerce bir yığın çarpıtmayla siyasete âlet edilmesi vahameti düşündürücü.
Yine resmî ağızlarca “soruşturmanın bütün detaylarıyla sürdüğü“ açıklamaları arasında faciada fevkalâde vahim ihmallerin ve rant amaçlı tedbirsizliklerin karambola getirilmesi dikkat çekici.
Bunların başında özel okullara sahip Millî Eğitim bakanlarının, özel hastanesi olan Sağlık bakanlarının, başında bulunduğu Bakanlığa kendi şirketinden dezenfekte malzemesi sattıran Ticaret bakanlarının yer aldığı ve hâlen otellere sahip Turizm Bakanı’nın olduğu “Saray kabinesi”nin yönetimdeki fiyaskosunun cerbezeli siyasî tahriklerle tersyüz edilmesi geliyor.
Bundandır ki “sürdürülebilir turizm belgesi”ni Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Türkiye Turizm, Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’ndan alan otel yönetiminin, otelde yangın merdiveni, yangın tüpü ve sensor-alarm sistemi eksikliğinden, yağmurlama ve yangın söndürme araçlarının bulunmamasına kadar bir dizi hayatî önlemi almadığı yine Bakanlığ’a bağlı FQC Global şirketi yetkililerince ikrar edilirken, “iktidar mahfilleri”nde ve yandaş medya’da hâlâ uyduruk iddialarla her hâliyle sırıtan dezenformasyonlara tevessül edilmesi siyasî çirkinliği sergileniyor. (gazeteler, 1-3, 1. 25)
Aslında vergi muâfiyeti, sigorta primi, kredi ve teşviklerin yağdırılmasına mukabil ilk yardım, yangın ve sağlık güvenliğinin olmadığı, eğitimlerinin verilmediği belirlenen otelin sahibinin Bakanlığa bağlı ajansta Yönetim Kurulu üyesi olması ve 2 Mart 2024 ile 14 Aralık 2024’te “Sürdürülebilir Turizm Programı Sertifikası” verilmesi; ayrıca Bakan’ın fâciadan sonra silinen övgülü tanıtımlarla otelin reklam ve rezervasyonlarını yapan ETS Tur’un da sahibi olması çarpıklığı ele veriyor.
Esasen hukukçuların tesbitiyle Turizm Teşvik Kanunu’nun 30. Maddesi'nde “İşletmelerin belgelendirilmesi, yatırım ve işletmelerin niteliklerine ilişkin esas denetimleriyle işletmeleri sınıflandırma yetkisi Bakanlığa aittir” hükmü fâciada baş sorumlu merciin Bakanlık olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.
İBRET
İstifa etmeme pişkinliği…
Yüzlerce insanın âdeta ölüme kapatıldığı otel fâciasında, sorumlulardan bir tanesi bile hatasını kabul etmezken, dünyada benzer fâcia ve kazalardaki ihmallerde başbakanların, bakanların, bürokratların, vd. sorumluların beklemeden istifalarıyla hesâbının sorulması dikkate değer.
Öncelikle geçen sene Yunanistan’ın Larissa kentinde 36 kişinin öldüğü, 66 kişinin yaralandığı tren kazasının ardından Yunanistan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’nın kazada “Yunan devleti ve politik sisteminin yıllar boyunca eksiklikleri" olduğunu söyleyip, "Çok korkunç bir şey olduğunda bu sanki olmamış gibi davranamayız, buna siyasî sorumluluk denir” ifadesiyle istifası en yakın örnek.
Bu açıdan, 301 işçinin göçük altında kalıp vefat ettiği Soma faciasında başta maden ocağına onay veren Enerji Bakanı olmak üzere sorumlu hiçbir bakan ve yetkili istifa etmezken Güney Kore’de aynı sayıda kişinin öldüğü feribot faciası sonrası kazanın sorumluluğunu üstlenen Başbakan Hong-Won’ın “arama-kurtarma çalışmalarındaki ‘atalet’ nedeni”yle özür dileyip istifasını açıklaması ibret verici.
Keza Letonya’da süpermarketin çatısının çökmesiyle 54 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine Başbakan’ın "Bu trajedinin siyasî sorumluluğu üstleniyorum” deyip çekilmesi; Japonya’da nükleer santral kazası sonrası Ekonomi Bakanı’nın sırf Fukuşima’ya “ölüm kenti” demesi üzerine istifasını sunması son yılların ibret verici istifalarından.
En ibretlisi ise Osman Gazi Köprüsü İzmit Körfezi Geçişi’ndeki bağlantı noktasında aslında sorumlu olmadığı hâlde Türkiye’de imal edilen halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon mühendis Kishi Ryoichi’nin intiharı.
Özetle yangına müdahalenin dahi “Saray’ın tâlimatı”yla yapıldığı “otoriter rejim” kıskacındaki Türkiye’de her birinde onlarca, yüzlerce, binlerce vatandaşın can verdiği, yüz milyarlarca millet malının kül olduğu orman yangınlarında, deprem âfetlerinde, sel felaketlerinde, tren kazalarında tek bir sorumlunun istifaya yanaşmaması pişkinliği ibret-i âlem oluyor.
KISACA
Sorumluluğun tescili
Vakıa şu ki “yandaş medya”nın ve paralı trollerin bütün asparagaslı yanıltma ve saptırmalarının aksine “iktidar cephesi”nin insaflı isimlerinden gerçekler teslim ediliyor.
"Bu otel Bolu Belediyesi'nin sınırlarında değildir. Turizm belgeli işletmelerin denetimi Turizm Bakanlığı'na aittir" açıklamasında bulunan AKP eski milletvekili Şamil Tayyar, “İl belediyesinin yetki alanı dışında olduğu için otelin inşaat ruhsatını İl Özel İdaresi vermiş. Yapım ruhsatını kim veriyorsa denetimi o yapar” değerlendirmesiyle “Belediye değil oradaki bir turizm tesisini, bakkal bile mühürleyemez” sözleriyle yangının sorumlusunu açıkça ortaya koyuyor. (T24, 23.2.24)
Kısacası, bilgilerin karartıldığı fâciada Ankara’dakilerin sorumluluğu her yönüyle tescilleniyor.
SÖZÜN ÖZÜ
“Lisân-ı siyasette lâfız mânânın zıddıdır. İstabdâd-ı şeytanî, hürriyet nâm verilmiş…”
Eski Said Dönemi Eserleri, Lemaat, s. 663.