“Oruç, bağırsakları inceltir, yağını eritir, etteki boşluğu doldurur. Sahibini cehennem ateşinden uzaklaştırır. Şüphesiz Allah’ın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir beşerin kalbine girmediği öylesine rengârenk bir sofrası vardır ki, o sofranın üzerine oruç tutanlardan başka hiçbir kimse oturamaz.” (Camiu’s Sağir, Hadis No:841.)
Mezkûr hadis-i şerifte orucun maddî ve manevî kazanımları özetlenir. Sindirim ve yemek denilince aklımıza ilk gelen organın mide olduğu aşikârdır. Hadiste bugün ikinci beyin olarak da adlandırılan bağırsağa dikkat çekilir. Demek ki yemek faaliyeti sadece mideden ibaret değildir. Sindirimde; ağız, tükürük bezleri, dil, yutak, yemek borusu, mide, onikiparmak bağırsağı, karaciğer, pankreas gibi çok kalabalık bir organlar ailesinin görevlidir.
Sindirim sisteminin muazzam ve hassas bir düzeni vardır. Yiyeceğimiz gıda maddesini düşünmek bile çoğu zaman midedeki salgı bezlerini harekete geçirmek için yeterli olur. 10 gram gibi çok az miktarda bile aktif hale gelen bu mucizevi sistem Ramazan ayında en rahat dilimini yaşar. Dr. Haluk Nurbaki’nin karaciğer için dediği : “Bana yapacağın en büyük yardım oruçtur.” cümlesi bütün organlar için geçerlidir.
Sünnete aykırı olarak “Az ve sık ye!” telkinleri çoğu insanda müşahede edildiği gibi iflas etmiştir. Bu telkinin “az” kısmı doğrudur. “Sık” kısmının ise sünnete uygun olarak sabah ve akşam olmak üzere ikiye indirilmesi zaruridir. Oruç tutarak iftar ve sahurla bunu gerçekleştirmiş oluyoruz. Bu da organlarımızın 24 saat çalışmasını önleyerek başka bir zamanda olmadığı kadar dinlenmesine, gençleşmesine, temizlenmesine vesile olur. Bir aylık oruç bu sistemin diğer aylarda da istimal edilmesine kapı açarak ömür boyu istifadeye medar olur vesselâm.