“Elbette nur-u iman ile bu mensubiyetin ve memlûkiyetin inkişafı suretinde, bir karınca bir Firavun’u o mensubiyet kuvvetiyle mağlûp ettiği gibi, o mensubiyet şerefiyle dahi, gafil ve kendi kendine malik ve kendini başıboş zanneden ve ecdadıyla ve mülk-ü Mısır ile iftihar eden ve kabir kapısında o iftiharı sönen bin Firavun kadar iftihar edebilir.” (Şualar,s.23)
Küçük boyutlu olmalarına rağmen Rabbimize olan mensubiyet kuvvetiyle karınca savunma ve savaş hususlarında son derece başarılıdır.
Besin kaynaklarının bölüşülememesi en önemli savaş sebeplerindendir. Yiyecek kaynağını ilk bulan karınca türü genellikle savaşı kazanır. Çünkü kaşif karıncalar besinin etrafını çevirerek, diğerlerinin yiyecekten alıp çevreye kendi kokularını bırakmalarını engeller. Bu yüzden de arkadan gelen koloninin üyeleri, koku izleri ile arkadaşlarına yol gösteremez.
Karıncaların savaş esnasında uyguladıkları bir takım taktikler de vardır. Bunlardan en yaygın uygulananı karıncaların kendilerini daha uzun ve büyük göstermeye çalışmalarıdır. Karınca bacaklarını mümkün olduğu kadar düzleştirerek ve kafasını kaldırarak daha uzun boylu ve daha “caydırıcı” görünmeye çalışır. Bir başka savunma taktiği ise, “düşmanı sakinleştirme”dir. Bir karınca türü (S.Invoila), kavgaya girdiğinde karnını titreterek bir zehir çıkarır ve yavaşça çene kemiğini açar. Bu sırada zehirden zarar görmemeye çalışan düşmanları, çene kemiklerini açıp ağızlarından bir damla şekerli suyu zehir çıkaran karıncanın açık çenesine aktarır. Böylece karşı tarafın dikkatini başka bir yöne çekerek, onu sakinleştirmiş olur. Karıncalar, bilim adamlarının henüz anlamadığı bir metotla, “kafa sayımı” yaparlar. Eğer yuva arkadaşları düşmanlarından daha fazlaysa daha şiddetle saldırıya geçerler. Eğer tersi söz konusuysa, hemen geri çekilirler.
Karıncaların zaman zaman uyguladıkları bir savunma metodu da, gerektiğinde kolonilerini korumak uğruna intihar ederek, düşmanlarına zarar vermeye çalışmaktır. Saundersi türü karıncalar adeta “yürüyen bomba”dır. Zehirle dolu iki büyük salgı bezi, karıncanın çenesinden vücudunun arkasına kadar uzanır.
Asalak karıncalar başka bir karınca kolonisine hücum ettiklerinde, paniğe kapılıp kaçmalarına sebep olan feromon salgılayarak rahatlıkla koloninin yumurta ve kozalarını ele geçirir.
Kırmızı Amazon karıncası bütün işlerini kölelerine yaptırarak yaşar. Tümü asker olan bu karıncalar, besin toplayamaz ve yavrulara bakamaz. Bu karıncalar, bazı küçük yapılı kara karınca türlerinin yuvalarına saldırır, koza ve larvalarını çalar. Yuvalarına taşıdıkları kozalardan çıkan karıncalar, Amazon karıncalarının tüm işlerini üstlenir.
Karıncalar iz bırakma özellikleri sayesinde, çok büyük canlılara karşı bile kendilerini savunabilirler. Bu metot sayesinde biraraya toplanarak yusufçuk, tırtıl gibi canlılara hep beraber saldırıp, yenilgiye uğratırlar. “Basiceros” türü diğer karınca cinslerinden farklı olarak vücutları tüylerle kaplıdır. Toprak üzerinde ilerlerken yerdeki her türlü toz-toprak, çer-çöp bu tüylere yapışır. Böylelikle ortamla tam bir uyum sağlayarak, kamuflaj sayesinde fark edilmesi neredeyse imkansızdır.
Özetlemeye çalıştığımız savunma ve savaş stratejileri karıncanın Rabbimin ilhamıyla hünerli bir nefer olduğunu ispatlar. Aynı zamanda nefsimize ve kendini büyük gören Firavunlara da ibrettir vesselam.